Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Rüyanın tabiri nedir?
9.05.2009

Padişah Sultan Ahmet rahime-hullahü teâlâ, rüya görür bir gece.
Uyanınca üzülür.
Zira rüyasında, bir küffar kralıyla güreşe tutuşmuş, ama kendisi sırtüstü yere düşmüştür.

Görünüşte korkunç bir şey.
Ama bu, bir rüyadır.
Ve her rüya tabire muhtaçtır.

Kim yapabilir bu tabiri?
Adres bellidir.
Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri.

Acele mektup yazıp gönderir bu Velîye.
"Rüyamızın tabiri nedir? diye.

Haberci, dergâha varır.
Kapı vurmadan açılır.
Hazret-i Hüdayi, elinde zarfla çıkar.

Padişahın mektubunu alır, kendi mektubunu memurun eline tutuşturup;
- Bu, Padişahımızın mektubuna cevaptır, buyurur.

Haberci zarfı alır.
Acele sultana ulaştırır.

Mektup şöyle:
"İnsan vücudunda, en kuvvetli olarak "sırt" yaratılmıştır. Cansızlarda ise "toprak". Rüyada bu iki kuvvet bir araya gelmiştir ki, bu da rüya ilminde "kuvvet'e işarettir. Yani padişahımız "galip gelir" demektir.

Padişah rahat eder.
Döner vezirlerine;
- Rüyamızın tabiri budur. Hüdayiye, "bin altın" götürülsün! diye emreder.

Vazifeli memur, bir torba altınla düşer yollara.
Bu esnada…
Hazret-i Hüdayinin zevcesi "el darlığı"ndan yakınmaktadır beyine:
- Ay efendi, yakında çocuğumuz olacak. Bir bez parçası bile yoktur yavrumuzu saracak.

O anda çalınır kapıları.
Memur arzeder altınları.
Tam "bin altın".

Mübarek alır onu eline.
Getirip koyar hanımın önüne.
- Al hanım, buyurur. İşte sana dünyalık.

Ve ekler:
- Padişah göndermiş, üzülme artık.


www.gonulsultanlari.com