Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Kimin kabrini arıyorsunuz?
30.05.2009

Seyyid Fehim hazretlerinin, rahime-hullahü teâlâ henüz çocukken harikulade halleri vardı.

Biri şöyle:
Sıbgatullah Efendi diye bir amcazadesi vardı ki, faziletli, ilim ehli bir kişiydi.
Bir gün, kabristanda gördü onu.
Koşarak yanına gitti hemen.
Gördü ki, bir kabir arıyor.

Yardımcı olmak istedi:
- Kimin kabrini arıyorsunuz?

- Bu, senin işin değil.
- Söyleyin de, size yardım edeyim.

Mecbur kaldı söylemeye:
- Dedelerimizden Seyyid Muhammed Kutub hazretleri, altıyüz sene önce, bu köye gelmiş. Hatta köye, Arvas ismini de ilk defa o vermiş.

- O zatın kabrini mi arıyorsunuz?
- Evet. Bu kabristanda olacak. Ama bilmem ki ne taraftadır.

Küçük Fehim, az ilerdeki bir kabri gösterdi:
- İşte! Aradığınız kabir şurası!

Pek ihtimal vermediyse de,
bir teveccühte bulundu o kabre.

O anda Seyyid Muhammed Kutub hazretleri göründü kendisine.
O, bunu görür görmez;
- Sübhanallah! dedi. Bu çocuk, bu yaşta bir bahr-i umman. İlerde "büyük Velî" olabilir.

ŞU EVİ GÖRÜYOR MUSUN?

Bir gün yine onunla Arvasta dolaşıyordu.
Bir evin önünden geçerken sordu Fehime:

- Şu evi görüyor musun?
- Görüyorum.
- Biliyor musun, bu ev filan zata aittir ve pek sağlamdır.

Küçük Fehim;
- O evin temelinde vakfa ait taş var, dedi. Onun için bu evin sakinleri fazla yaşamazlar.

Gerçekten de öyle oldu.
Yirmi kişiydi o hane halkı.

Birkaç sene içinde tek tek öldüler.
Bir kimse kalmadı.


www.gonulsultanlari.com