Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hocasının sözünü dinlemeyince
2.06.2009
Emir Sultan hazretlerinin rahime-hullahü teâlâ Bursada şeyhülislâmlık yapan bir talebesi, Ulu Camide vazediyordu bir gün.
O esnada Emir Sultan hazretleri, dergâhında bir talebeye;
- Çarşıya git. Şu şu şeyleri al, getir! buyurdu.
Genç talebe;
- Başüstüne hocam! dedi.
Ve çıkıp gitti.
Buraya kadar güzel.
Ancak talebe, Ulu Caminin önünden geçerken, içerde şeyhülislâmın vazettiğini öğrenip, kendi kendine;
- Girip vaaz dinliyeyim, ilim ve feyz edinirim, dedi.
Ve girdi camiye.
O anda kuvvetli bir "zelzele" oldu.
Cemaat zor attılar kendilerini dışarıya.
Fakat çıkınca şaşırdılar.
Zira dışarıda zelzele yoktu.
Normal hayat devam ediyordu.
Tekrar camiye girdiler.
Ama zelzelenin devam ettiğini görünce tekrar kaçtılar dışarı.
Çıkınca, yine şaşırdılar.
Çünkü dışarda hiçbirşey yoktu.
İnsanlar sakin ve rahattı.
Bu hali şeyhül İslâm da görüp;
- Bu işte başka iş var, dedi içinden.
Bir müddet murakabe edip;
- Ey insanlar! İçerde, hocamızı dinlemeyen biri var. Emir Buhari hazretleri, onu çarşıya gönderdi. O ise gelmiş vaaz dinliyor. Hemen dışarı çıksın! Yoksa bu zelzele bizi helak edecek! diye seslendi.
O talebe bunu duyup dışarı çıktı hemen.
O çıkınca, zelzele durdu.
Çarşıdan alacağını alıp acele döndü dergâha.
Ama çok mahcuptu.
Büyük Veli, bir nazar etti ona.
Talebe, o dehşetten bayılıp düştü.
Bir müddet kendine gelemedi.
Hocası yine merhamet edip;
- Ey oğlum! Dünyevi ve uhrevi hangi ihtiyacın karşılanmadı ki, başka yerden yardım istiyorsun. Bu, hiç talebeliğe yakışır mı? buyurdu.
Bu, büyük bir ders oldu ona.
www.gonulsultanlari.com