Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Yerin karnı acıktı
5.06.2009

Hazret-i Mevlana'nın rahime-hullahü teâlâ vefatı yaklaşınca, sevenlerini bir "Firak heyecanı" sarar.
Ev içinde bir telâştır başlar.

Yanına yanaşıp;
- Efendim, siz vefat ederseniz kime tâbi olalım? diye sorarlar.

Büyük Velî;
- Hüsameddin Çelebiye tâbi olun. Vekilim Odur, buyurur.

- Cenaze namazını kim kıldırsın? derler.
Sadreddin-i Konevi hazretlerini işaret eder.

O anda hafif bir "zelzele" olur.
Ev halkı korkuya kapılır.

Hazret-i Mevlana;
- Korkmayın! Yerin karnı acıktı, yağlı bir lokma ister, buyurur.

Vefatı iyice yaklaşır.
Hazret-i Mevlananın yanında sadece Hüsameddin Çelebi vardır.

O ara içeriye bir "delikanlı" girer.
Hazret-i Mevlana, Onu görünce yatağından fırlar hemen.
O yiğidi ayakta ve hürmetle karşılar.

Ve Hüsameddin Çelebiye;
- Döşeğimi kaldır! diye emreder.

Hüsameddin Çelebi;
- Peki efendim! der.
Ve emri ifa eder.

Ancak bu gelen yiğit kildir?
Bunu çok merak eder.

Ve edeble yaklaşıp sorar:
- Siz kimsiniz efendim?
- Ben Azrailim. Geldim ki, Mevlanayı Hak teâlâya davet edeyim.

Hazret-i Mevlana bunu işitir.

Ve ölüm meleğine dönerek;
- Ey Azrail! Çabuk
ol, beni Rabbime çabuk kavuştur, diye rica eder.

Beş Cemaziyel-ahir,
Günlerden pazardır.
İkindi ezanları okunurken,
Odada, "kelime-i şehadet" yankılanır.

Hazret-i Mevlana dünyadan ayrılır.
Rabbine varır.

Gaslini yaparken, gaibten;
- Âşık maşukuna kavuşmuştur! Bu gün, Onun bayramdır. Artık Ona korku ve hüzün yoktur. diye bir ses duyulur.


www.gonulsultanlari.com