Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Allahü ekber! Allahü ekber!
17.06.2009
Ruslar Erzurum'a saldırmıştı.
Bu, gayrete getirdi Erzurum halkını.
Yediden yetmişe silahlandılar.
O gece, gümbür gümbür davullar çalıyor, halk Cihad için harbe çağrılıyordu.
Henüz tanyeri ağarmamıştı ki, kahraman dadaşlar fırladılar yataktan.
Ve kazma kürek ne varsa aldılar.
Şehrin orta yerinde toplandılar.
Yaşlı genç,
Kadın, erkek,
Tek yürek olmuşlardı.
O ara garip bir şey oldu.
Tanyeri yeni yeni ağarıyordu ki, bir "Ezan sesi" duyuldu birden.
- Allahü ekber Allahü ekber!
Aman Allahım, nasıl sesti bu?
Bir anda doruğuna çıktı herkesin heyecanı. Çünkü Osman Bedreddin okuyordu bu ezanı.
Öyle bir aşkla,
Ve öyle ihlasla okuyordu ki,
Dadaş halkını kendinden geçiriyordu.
Hatta Erzurumun dağı, taşı, tepesi,
dile gelmiş, tekrar ediyordu bu sesi.
Öyle bir "Ezan"dı ki, gönüllere nur taşıyordu.
Şüheda ruhlarını cenge çağırıyordu.
Allahü ekber! sesleri dalga dalga yayılırken, bir cesaret, bir şevk geldi dadaş halkına.
Ve zirvesine çıkmıştı ki bu heyecan.
Mehter de vurmaya başladı tam o zaman.
Gönüller, "vatan" için, çarpıyordu.
Yürekler "din" için atıyordu.
Gözler, "savaş" için emir bekliyordu.
Nihayet Miralay Bahri Beyin sesi duyuldu:
- Hücuuum!
Ve bir savaş başladı Moskofa karşı.
Aslan kesilmişti Erzurumun dadaşı.
Haykırırdı Bahri bey:
- Urun hâ gardaşlarım! Urun kahraman dadaşlarım!
Allah yardım etti.
Kovdular Moskofu.
Peki o gün Erzurum halkı niçin yekvücut olmuştu?
Çünkü o sabah, bir "ezan-ı Muhammedi" okunmuştu.
Osman Bedreddin okumuştu.
Devamı yarın
www.gonulsultanlari.com