Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Birşeyi merak ediyorum
28.06.2009

Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbulu fetihten sonra, bir gün hocası Akşemseddin hazretlerine rahime-hullahü teâlâ;
- Birşeyi çok merak ediyorum, dedi.

- Nedir o sultanım?
- Sahabe-i kiramın büyüklerinden, mihmandar-ı Resul, Eba Eyyüb Ensari hazretlerinin "radıyallahü anh" kabr-i şerifi, İstanbul surlarına yakınmış.

- Evet öyledir.
- Zat-ı alinizden bu yerin tesbitini istiyorum hocam.

Hocası cevaben;
- Ben, şu karşıki tepenin eteğinde, devamlı bir nur görürüm. Kabr-i şerif o mevkide olmalı, buyurdu.

Ve kalkıp o bölgeye gittiler.
Orada bir Çınar ağacı vardı.
Büyük Veli, çınardan iki dal kopardı.

Onları, eliyle az aralıkla dikti ve;
- O mübarek kabir, bu iki dal arasında olabilir, buyurdu.

Padişah, bu tesbite inanmıştı.
Ama içi rahat etsin istiyordu.

Emretti silahtar ağasına:
- Gidiniz! O dalların yerini, bu gece değiştiriniz!

Silahtarağa, emri yerine getirdi.
Ertesi gün, üçü geldiler aynı yere.

Lakin büyük Velî dalları görünce;
- Dalların yeri değişmiş, buyurdu.

Ve asıl yeri göstererek;
- O kabrin yeri, işte burasıdır, buyurdu.

Genç Fatih sevinip;
- Hocam, bir alamet daha istiyorum, dedi.

Büyük Velî;
- Bu yeri iki arşın kazın. Mübarek mezar taşını görürsünüz, buyurdu.

O yeri kazdılar hemen.
Mezar taşı göründü gerçekten. Hatta üzerinde; "Bu yer, Halid bin Zeydin kabridir" yazıyordu.

Genç Padişah;
- İstanbulun fethine sevinmiştim. Ama şimdi daha çok sevinçliyim, dedi.
- Neden sultanım? dediler.

- Çünkü benim zamanımda böyle keşif sahibi "bir Velî" bulunuyor, dedi.
Ve şükrü için, kabr-i şerif üstüne "bir türbe" bina etti.


www.gonulsultanlari.com