Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Beni Rabbim kurtarır
4.07.2009
İslâmın ilk günlerinde iman edenler pek az olup, müşrikler Efendimizi "aleyhissalatü vesselâm" öldürmek için fırsat kolluyorlardı.
Bir gün, Efendimiz tenha bir yerde, bir ağaç altında yatmışlardı.
Müşriklerden biri Onu gördü.
Güçlü kuvvetli bir pehlivandı üstelik.
- Tamam, bu fırsat kaçmaz, dedi.
Kılıcını kavrayıp sessizce yaklaştı.
Ayak ucuna gelince, kılıcını kaldırıp haykırdı:
- Seni benim elimden kim kurtarır?
Efendimiz sakin ve soğukkanlıydı.
- Beni Rabbim kurtarır! buyurdu.
Adam kılıcını tam savuracaktı ki, göğsüne yediği bir darbeyle yere yıkıldı.
Elindeki kılıcı öteye fırladı.
Vuran, Cebrail aleyhisselâmdı.
Efendimiz kalktılar ve o kılıcı yerden alıp, müşrikin boğazına dayadılar:
- Seni benden kim kurtarır?
Müşrik, yalvaran gözlerle bakıp;
- Sen kurtarırsın. Ben ettim, sen etme! dedi.
Kâinatın sultanı kılıcı indirip;
- Kalk! Serbestsin, buyurdular.
Müşrik bu merhametten çok duygulandı.
Peygamber olduğuna inandı.
Kelime-i şehadeti söyleyip imanla şereflendi.
BANA İLK GELECEK OLAN
Efendimiz aleyhisselam;
- Ehl-i beytimden bana önce Fatıma gelir, buyurdular.
Hakikaten altı ay sonra hazret-i Fatıma "radıyallahü teâlâ anha" vefat edip kavuştu babasına.
Bir gün de;
- Benden sonra hilafet otuz yıldır, buyurdular.
Buyurdukları gibi gerçekleşti.
Veysel Karani hazretlerini görmedikleri halde, bulunduğu yeri ve şemailini eshaba bildirdiler.
Sonra hırkalarını çıkarıp;
- Bunu ona veriniz! buyurdular.
Giden sahabiler, Onu o yerde ve belirtilen şekilde bulmuş ve hırkayı vermişlerdir.
www.gonulsultanlari.com