Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bizim sakayı istediler
16.07.2009

Mevlana hazretleri rahime-hullahü teâlâ, bir gün dergâhında sohbet ederken içeri üç kişi girer. Hazret-i Mevlananın karşısında edeble oturur, alçak sesle birşey sorarlar.

Hazret-i Mevlana;
- Uygundur, buyurur.
Bunun üzerine veda edip ayrılırlar.

Oğlu Sultan Veled sorar:
- Babacığım, o gidenler kimlerdi?
- Onlar, rical-i gaybdendi evladım. Halk arasında bunlara "kırklar" denir.

- Size ne sordular ki?
- Kırklardan biri vefat etmiş. Benden, "bizim saka"yı istediler. Ben de "Uygundur" dedim.

MEVLANA HÜRMETİNE

Yine hazret-i Mevlanayı çok seven bir müslüman, ölüm hastalığına yakalanır.
Vefat edeceğini anlayınca yakınlarına;
- Ben ölürsem, hazret-i Mevlana, kabrimde biraz dursun. Affım için, Allaha niyazda bulunsun, der.

Ve vefat eder.
Durumu, hazret-i Mevlanaya bildirirler.

- Memnuniyetle, buyurur.
Ve gidip kabir başında durur.
O zatın affı için yalvarır.

Ölen kişinin fazla bir ameli yoktur.
Ama hazret-i Mevlanaya sevgisi çoktur.

Çocuklarından biri, rüyasında onu yüksek bir mertebede görüp sorar:
- Babacığım, sen bu yüksek makama nasıl kavuştun?

- Fazla bir amelim yoktu evladım.
- Öyleyse babacığım?

- Ama hazret-i Mevlanayı çok severdim. Ben kabre girince, Münker-Nekir melekleri çok korkunç şekilde gelerek;
- Rabbin kim, dinin nedir? diye sormaya başladılar.

O sırada yanımıza çok güzel ve pek sevimli iki melek gelip;
- Bunları, bu kimseye sormayın! Çünkü Allahü teâlâ, hazret-i Mevlana hürmetine bunu affetti, dediler.

Münker Nekir bana dönüp;
- Sen müsterih ol. Rahatca uyu! deyip, geri gittiler.


www.gonulsultanlari.com