Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hidaye kitabına bak
19.07.2009

Hazret-i Mevlana'nın rahime-hullahü teâlâ bir talebesi, dergâhtan çıkmış evine gitmektedir ki, yolda, tanıdığı yaşlı bir müslümanla karşılaşır.

Adam onu görüp şaşırır:
- Ben de sana geliyordum oğlum.

- Hayrola amca.
- Fıkıhtan bir şey soracaktım, der.
Ve sualini sorar.

Ama talebe cevabını bilemez.
- Akşam kitaplara bakayım, yarın söylerim, der.
Ve eve gider.

Saatlerce araştırır.
Çok kitaplar karıştırır.

Bir türlü bulamaz cevabını.
Sonunda yorulup uyuyakalır.

Rüyada Hazret-i Mevlana;
- Hidaye kitabının filan sayfasına bak, buyurur.

Uyanıp, açar o kitabı.
Orayı okur, öğrenir cevabı.

İLİM, AMEL, İHLAS

O devirde Bedreddin-i Tirmizi adında biri "simya ilmi" ile uğraşır.
Yani Altın yapar.

Bir ara hazret-i Mevlana'yı işitir.
Ziyaret etmek ister.

Bu, Mevlana'ya malum olur.
Ve o kimsenin evine varır.

Adam Hazret-i Mevlanayı görünce;
- Buyurun efendim, der.
İltifat eder.

Ancak kalbinde meslek icabı biraz "Gurur" vardır.
Hazret-i Mevlana, kurtarmak ister onu bu gururundan.

Yerde "Paslı bir demir" görüp eline alır.
Evirir,çevirir.
Paslı demir, elinde "Altın"a çevrilir.

Adam hayretler içinde
"Bu nasıl oldu?" diye düşünürken;

- Gayet kolay, buyurur. Zor olan başka şeydir.

Adam sorar:
- O nedir efendim?

Buyurur ki:
- İlim, amel, ihlas. Bu üçüne kavuş ki, "Simya" budur esas.


www.gonulsultanlari.com