Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
İmanla şereflendi
31.07.2009
Yapacağı tek iş vardı artık.
"Kelime-i şehadet"i söyleyip, imanla şereflendi.
Muinüddin hazretleri, ona;
- Bir arzun varsa söyle, buyurdu.
Ecipal, fevkalade hürmet göstererek;
- Tek arzum var, dedi.
- O nedir?
- Sizin gibi üstün insanların, riyazetler çekerek en son ulaştıkları en üstün makama kavuşmak istiyorum.
Büyük Veli;
- Pekâlâ, buyurdu.
Ve bir nazar etti kendisine.
O nazarla çıkardı onu tasavvufun en yüksek mertebesine.
Ecipal, yine hürmet göstererek;
- Efendim, münasip görürseniz şöyle merkezi bir bölgede ikamet eyleseniz de, insanlar size daha kolay gelip istifade etseler, diye arzetti.
Büyük Veli uygun gördü bunu.
Ve şehrin tam merkezine taşındı o gün.
Sonra da yanındaki müminlere;
- Gidiniz, şu gafil hükümdara putperestliği bırakmasını söyleyiniz! buyurdu.
Onlar da gidip;
- Ey hükümdar, Muinüddin-i Çeşti hazretleri, sizin için; (Eğer putperestliği bırakıp iman etmezse, ahirette çok pişman olur, ama bu pişmanlığın faydası olmaz) buyuruyor, dediler.
Ama yine imana gelmedi.
İnad etti küfründe.
Geri dönüp durumu söylediler.
Büyük Veli gadaba geldi.
Gayretine dokundu.
O gece, bir İslâm hükümdarının rüyasına girerek;
- Ey sultan! Askerinle bu diyara gel ki, Hindistan sultanlığı sana müyesser olacak, buyurdu.
Sultan uyanıp, âlimleri çağırdı.
Gördüğü rüyayı anlatıp;
- Bunun tabiri nedir? diye sordu.
Âlimler;
- O zatın isteğini yapınız, dediler.
Sultan sürdü ordusunu Hindistan'a.
Koca ülkeyi fethetti hemen.
Ve bu topraklar, İslâmın nuruyla nurlandı tamamen.
www.gonulsultanlari.com