Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Biraz mühlet ver
1.08.2009

Muinüddin-i Çeşti hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", bir gün bir kimse ile yolda yürüyorlardı ki, karşıdan bir kimse hiddetle gelip, bu Veli'nin yanındaki adamın yakasına yapıştı ve;
- Çabuk borcunu öde! diyerek tehdit etti.

Ancak Ödeyecek parası yoktu adamcağızın.
Mahcup oldu bu zata karşı.
Ne yapacağını şaşırdı.

Muinüddin-i Çeşti hazretleri, o kimseye, kibarca;
- Biraz mühlet veremez misin? buyurdu.

Adam, kabaca;
- Hayır veremem, dedi. Hemen ödesin.

- Ama parası yokmuş. Bir iki gün beklesen.
- Hayır olmaz!

O zaman büyük Veli, cübbesini çıkarıp yere serdi.
Cübbenin içi "Altın" ve "Gümüş" paralarla doldu bir anda.

O kimseye dönüp;
- Alacağın ne kadarsa, al! buyurdu. Ama hakkından fazla alma!

Adam çil çil altınları görünce faltaşı gibi açıldı gözleri.
Unuttu herşeyi.

Hırsa kapılıp, alacağından kat kat fazlasını aldı.
Doldurdu ceplerini.

Ama tanımıyordu bu zatı.
Bilmiyordu Velî olduğunu.

Ve olacak oldu.
Bir anda eli kurudu.
Öyle ki, cansızdı, tutmuyordu artık.

Pişman oldu yaptığına.
Anlamıştı kimin karşısında olduğunu.

Pişmanlık duygusu içinde;
- Tövbe ettim efendim. Ne olur, dua buyurun da iyileşsin elim, diye yalvardı.

Büyük Veli merhamet etti yine.
Şifa vermesi için, dua etti.
Yalvardı Rabbine.

Adamın eli bir anda iyileşti.
Hatta eskisinden daha kuvvetli olmuştu.

Eğilip, hürmetle öptü ellerinden.
Ertesi gün dergâhta aldı soluğu

En kıymetli talebesi olmuştu artık.
Bir daha ayrılmadı yanından.


www.gonulsultanlari.com