Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Susuzluktan ölecek olsan
22.08.2009

Halife Hârun Reşid, bir gün Şakik-i Belhi hazretlerine "rahime-hullahü teâlâ", gelerek;
- Bana nasihat eder misin, diye rica etti.

Ona cevaben;
- Ey Harun, düşün ki, bir çölde günlerce yalnız kaldın. Hararetten için yanıyor. Susuzluktan ölmek üzeresin ki, biri serin su ile yanına gelip;
- Bu suyu satıyorum, dese,
ona ne kadar mal verirsin?

Harun Reşid;
- Ne isterse veririm, dedi. O anda mal düşünülür mü?

- Mesela servetinin yarısını istese, verir misin?
- Elbette veririm. Zira ben ölürken, servetin adı mı olur?

Hazret-i Şakik sordu yine:
- Pekâlâ, suyu içtin ve kandın. Fakat dışarı atamıyorsun. Yani bir damla bile idrar yapamıyor, şiddetli sancıyla kıvranıp duruyorsun. O sırada yanına biri gelip;
- Ben bunun çaresini biliyorum, dese ve karşılığında servetinin öbür yarısını istese, verir misin?

Halife tereddüt etmeden;
- Gayet tabii, dedi. Seve seve veririm. Zira ben sancıdan ölürken, o servet neye yarar?

BİR İÇİMLİK SU KADAR

Buyurdu ki:
- Öyleyse servetinle övünme ki, bir içimlik su kadar bile kıymeti yokmuş.

Harun Reşid ağlayıp;
- Biraz daha söyle, dedi.

Buyurdu ki:
- Ey Harun, Allah'a isyan etme. Tövbeyi de bir an geciktirme ki,
istiğfar edemeden ölebilirsin. Tövbeyi geciktirenler çok pişman olurlar. Zira ecel çok zaman ani gelip yakalar.

Halife sordu:
- Halis Müslüman nasıl olur?

Cevabında;
- Halis mümin, kimseye eziyet etmez, buyurdu. Nitekim büyüklerimiz; "Gerçek mümin, elinden ve dilinden kimseye zarar gelmeyen kimsedir" buyuruyorlar.


www.gonulsultanlari.com