Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Kızdığı oluyor mu?
26.08.2009

İmam-ı Tirmizi hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", kusuru daima kendinde bilir, kimsede hata kusur aramazdı.

Birine darılsaydı, daha iyi davranırdı o kimseye.
Herkese ihsanda bulunur, kendini üzenlere daha çok ihsan yapardı.
Komşuları da bilirdi bunu.

Bir gün hanımına gelip;
- Hakim-i Tirmizi'nin hiç kızdığı oluyor mu? diye sordular merakla.
- Elbette, oluyor, dedi.

- Peki, kızdığını nasıl anlıyorsun?
- İki şeyden anlıyorum. Birincisi, kızdığı zaman bize karşı daha iyi davranır, daha çok iyilik ve ihsan yapar. İkincisi de kızdığında daha çok ibadete sarılır, dedi.

Ve ekledi:
- Ayrıca biz bir kusur yaptığımız zaman kabahati kendinde bilir, "Ben iyi olsaydım, onlar bunu yapmazlardı" diye düşünürdü.

İŞİN BAŞI MUHABBET

Bu zat bir sohbetinde;
- Bir kimsenin kalbinde "Allah dostları"na karşı muhabbet varsa, o büyüklerin kalbinden onun kalbine "feyiz" ve "hikmet" akar, buyurdu.

Ve ekledi:
- Onların kitabını severek okuyan da bu feyizden nasiblenir.

Merakla sordular:
- Kitap okumakla da feyz gelir mi efendim?
- Elbette. Kitap okumak, sohbet etmek gibidir ve çok mühimdir, buyurdu.

Ve ekledi:
- Zira hiç kitap okumadan bir ömür geçiren kimse, mahşer günü ne bahane bulacak ve ne özür söyleyecektir? "Haberim yoktu" demek, insanı kurtaramaz. "Bilmiyordum" demek de geçerli özür değildir.

Sordular:
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü dinimizi öğrenmek, bizim ilk ve en mühim vazifemizdir. Yani Allahın emridir. Buna önem vermeyen, zor kurtulur âhirette.


www.gonulsultanlari.com