Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Sağ ayakla girmişti
8.09.2009
Seyyid Nur Bedevani hazretleri, Seyfeddin-i Faruki hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" sohbetlerinde yetişip bir kâmil-i mükemmil oldu. Bir yemek şüpheliyse, elini sürmezdi o yemeğe.
Devamlı surette Resulullahın "aleyhissalâtü vesselâm" hayatını okur, her iş ve ibadetini ona göre yapardı.
Bir gün, sağ ayakla girmişti helaya.
Dalgınlığına gelmişti.
Ama bu sebeple tasavvufi halleri bağlandı birden.
İlerlemesi durdu.
Buna o kadar pişmanlık duydu ki, o gün devamlı ağlayarak tövbe etti.
Gözyaşlarıyla yalvardı Rabbine.
Ve önceki hallerine kavuştu yine.
Dünya düşkünleriyle görüşmez, her günkü yiyeceğini helalinden seçerdi.
O kadar çok ibadet yapardı ki, çok ayakta durmaktan, beli bükülmüştü.
NE BULURSA ONU YERDİ
Bir gün sevdiklerine;
- Otuz yıldır, herhangi bir yemeği kalbimden geçirmedim ve onu pişirttirip yemeyi düşünmedim, buyurmuştu.
Ne zaman acıksaydı, gönlünün istediğini değil, yanında bulunanı yerdi.
Günde, sadece bir defa.
O da helal olmalıydı muhakkak.
Bir gün, zenginin biri yemek ikram etmişti bu zat ile talebelerine.
Ancak bir bahane ile yemedi.
Talebeler de yemediler.
Zengin adam;
- Efendim, yemeğimiz helaldi, acaba niçin yemezsiniz? diye sordu.
Cevabında;
- Yemekte zulmet vardı, onun için yemedim, buyurdu.
Talebeler gizlice araştırıp, yemeğin malzemesinin hep "helal"den olduğunu gördüler.
Gelip hocalarına söylediklerinde;
- Evet, malzeme helaldi. Ama niyeti bozuktu, buyurdu. Halis niyetle değil, "riya" ve "gösteriş" için yapmıştı bu ikramı.
www.gonulsultanlari.com