Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Dinin güneşi idi
17.09.2009

Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri, üstadı Seyyid Nur'dan "rahime-humallahü teâlâ", feyz alarak tasavvufun en yüksek zirvesine yükseldi.

Ve bir gece rüyasında;
- Ey Mazhar! Seninle yapacak çok işimiz var! denildi kendisine.

O, "Ne gibi bir iş?" diye düşünürken;
- İnsanların hidayete kavuşmaları, senin vasıtanla olacak! dediler.

Hocası Seyyid Nur hazretleri Onu çok seviyordu.

Bir gün kendisine;
- Ey Mazhar! Senin, Allah ve Resulüne karşı çok muhabbetin var. Bu din, senin vasıtanla yayılacak, buyurdu.

Ve ekledi:
- Bunun için sana "Dinin güneşi" lakabını münasip görüyorum.

SENİNLE İFTİHAR EDİYORUZ

Bir gün yine üstadı, tevazu göstererek, eğilip bu talebesinin pabucunu önüne çevirdi.
Ve Ona sevgiyle bakarak;
- Ey Mazhar! Senin gibilerle iftihar ediyoruz, dedi.

Bir başka gün de;
- Cenâb-ı Hak, senin gibi kullarını çoğaltsın, buyurdu.

EN AKILLI, EN AHMAK

Bir gün de bazı sevdikleri;
- En akıllı insan kimdir efendim? diye sordular bu zata.

Cevaben;
- En akıllı insan, ölüme hazırlanandır, buyurdu.

- Peki, en ahmak kimdir efendim?
- Dünyaya tapandır.

Sordular yine:
- İhlas nedir hocam?
- İhlas, her şeyi "Allah için" yapmak, halis niyete dünya menfaati karıştırmamaktır. Mesela bir sürahi zemzem suyuna, bir damlacık idrar karışırsa, o su içilir mi?

- İçilmez elbette efendim.

- Şimdi anladınız mı?
- Çok iyi anladık efendim.


www.gonulsultanlari.com