Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Onu düşünün, yeter
10.10.2009

Seyyid Emir Külal "rahime-hullahü teâlâ" zamanında genç bir âlim bir yerde sohbet ediyor, cemaat dinliyordu.

Tasavvuf ehli Velilerden, onlarda hasıl olan kerametlerden bahsedip;
- Ama bu gün böyle Veliler kalmadı. Keşke olsaydı da huzurunda diz çöküp istifade etseydik, dedi.

Cemaatin içinde, Seyyid Emir Külal hazretlerinin bir talebesi vardı.

Müsade isteyip;
- Bu gün öyle büyük bir Veli var ki, Onun feyz ve bereketleri bütün cihanı sarmıştır, deyiverdi.

O âlim, merakla sordu:
- Nerde bu zat? Söyle de gidip ayağına yüz sürelim.

- O, benim üstadım Seyyid Emir Külal hazretleridir. Onu görmeyi istiyorsanız, O da sizi görmek ister.

- Onu görmek için ne yapalım?
- Kalbinizden Onu geçirin kâfi.

Âlim gözlerini kapayıp, düşündü bu büyük Veli'yi.
Gözlerini açınca, bütün cemaat ayağa kalktılar birden.

Zira büyük Veli girmişti içeri.
Yüzü nur saçıyordu.

O âlim, Onu görür görmez âşık oldu bir anda.

Seyyid Emir Külal, o âlime dönerek;
- Kardeşim, sizin içinizdeki bu muhabbet, bu arzu, bizi çekip buraya getirdi, buyurdu.

Genç âlim;
- Efendim! Talebeniz olmayı can-ü gönülden istiyorum. Lütfen kabul buyurun, dedi.

Büyük Velî cevaben;
- Seni evlatlığa kabul ettik, buyurdu.

Ardından bir nazar etti ona.
Tasavvuf'ta ne kadar makam varsa, hepsini bir anda geçirtip, bitirdi işini.

Öbürleri;
- Efendim, hocamız bunca sene çalıştı, gayret etti, yine de varamadı gayesine. Ama şimdi bir tek nazarınız ona yetti. Hikmeti nedir? dediler.

Cevaben;
- Oun herşeyi hazırdı. Sadece bir teveccüh ve bir nazar lazımdı ona. Biz de onu yaptık, buyurdu.


www.gonulsultanlari.com