Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Tasavvufla ilgim yoktu
7.11.2009
Bir gün Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerine bazı sevdikleri;
- Efendim, bu yüksek dereceye nasıl kavuştunuz? diye sordular.
Şöyle anlattı:
Benim, tasavvufla hiç ilgim yoktu.
Evliyalık nedir, bilmiyordum.
Hiçbir tasavvuf kitabı da okumuş değildim.
Ama bir hasletim vardı.
Darda kalanların yardımına koşardım.
Dost düşman ayırmaz, hatta kâfir-Müslüman demez, herkese hizmet için can atardım.
İşte bu huyum sebebiyle, Hak teâlâ tasavvufun "en yüksek derecesi"ni ihsan etti bana.
Ve bir misal verdi:
Mesela medresede okurken üç arkadaşım vardı ki, hasta oldular bir zaman.
Onların hizmetini ben aldım üzerime.
Gece gündüz tedavileriyle uğraştım.
Hastalıkları bana da sirayet etti.
Ama hizmeti bırakmadım.
Çünkü severek yapıyordum.
Bu, elimde değildi zira.
Hilkatimde vardı bu haslet.
Sizde benim gibi olun.
Çok faydasına kavuşursunuz.
BEN HAKSIZIM DEYİN!
Bir gün bazı gençler bu zata gelerek;
- Hocam bize nasihat eder misiniz, diye rica ettiler.
Onlara cevaben;
- İnsanların kaybettiğini bulmaya çalışın, buyurdu.
Sordular:
- O nedir ki efendim?
- Sevgi ve samimiyet. Sertlikle bir yere varılmaz. İnsanlarla iyi geçinin. Bir ihtilafa düşerseniz; "Ben haksızım" deyin.
- Neden efendim?
- Çünkü Peygamberimizin müjdesi var bu konuda.
- Ne müjdeliyor hocam?
- Böyle yapana Cennette büyük bir "köşk" verileceğini müjdeliyor ve "Kefili de benim" buyuruyor.
www.gonulsultanlari.com