Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Kırk altının var ya
13.11.2009

Behaeddin-i Buhari "kuddise sirruh" hazretleri zamanında bir Müslüman bu büyük Veli'nin ismini duydu birilerinden.

Bu zat için;
- Allah dostu bir Veli'dir. Kerametleri var, dediler.

Merak edip görmek istedi.

Ve bir gün huzuruna gidip;
- Efendim! Sizi duydum, ama ziyarete gelmekte geciktim, kusuruma bakmayın, dedi.

Mübarek zat, şaka ile;
- Ama biz öyle kolay özür kabul etmeyiz, buyurdu. Altın vermen lazım.

Adam şaşırdı.
Zira anlamamıştı şaka oluğunu.

- Benim altınım yok ki, dedi.
- Evinde sakladığın "kırk altın" var ya, o altınları getirirsen, özrünü kabul edebilirim.

Adamcağız ister istemez;
- Peki efendim, dedi.

Ve döndü memleketine.
Gerçekten de ziraat yapmak için evinde sakladığı kırk altını vardı.
Onları alıp acele geldi huzura.
Ve takdim etti altınları.

Büyük Veli, o kırk altın içinden, bir tane aldı.
Gerisini kendisine iade ederek;
- Bunlarla yine ziraat yaparsın, buyurdu.

Sonra, o "bir altın"ı gösterip;
- Bu sana, haramdan gelmiş, buyurdu. Haramda bereket olmaz.

Ertesi gün, dostları sordular o kimseye:
- Sahi o altını nereden almıştın?
- Vaktiyle kumardan kazanmıştım, dedi.

VEREN İNSAN SEVİLİR

Bir gün de bir kimse bu zata:
- Efendim, insanlar tarafından sevilmemenin sebebi nedir? diye sordu.

Cevabında;
- Bir kimsenin gönlünde "dünya sevgisi" varsa, onu kimse sevmez. Eğer yoksa, herkes sever, buyurdu.

Ve ekledi:
- Başkalarının eline, avcuna bakanın itibarı olmaz. Veren sevilir, isteyen sevilmez. Ölçü budur.


www.gonulsultanlari.com