Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hocasına itiraz edince
15.11.2009

Behaeddin-i Buhari "kuddise sirruh" hazretleri birkaç talebesiyle bir eve yemeğe gitmişlerdi.
Sofra hazırlandı.

Büyük Veli ve talebeleri kalkıp sofraya oturdular.
Ancak biri oturmadı.

Mübarek zat;
- Sen niçin sofraya gelmiyorsun? diye sordu.

O talebe;
- Bu gün oruca niyet ettim, dedi.

- Farz orucu mu?
- Hayır nafile oruç.

- Öyleyse bozabilirsin evladım. Haydi gel, bizden ayrılma!

Ancak talebenin gelmeye niyeti yoktu.
Kalkmadı yerinden

Hocası bir daha;
- Gel, bizimle ye! buyurdu.

Yine gitmedi.
Açıkça inat ve itiraz ediyordu hocasına.

O zaman büyük Veli diğer talebelere dönüp;
- Bu adamı terkedin! buyurdu. Bu, Allah'tan uzaktır.

Eyvah! Bir Allah dostu'na itiraz etmişti.
Hem de hocasına.

Onun bu itirazı, felaketine sebep oldu.
Nitekim sonraları tamamen bıraktı ibadeti.
Kalmadı namaz niyaz.

BİLMEDEN YAPILIRSA

Bu zat, bir sohbetinde;
- Ey insanlar, dinimiz ilim dinidir. İslâmiyetten bir mesele öğrenmek, bütün dünya kazançlarından daha hayırlıdır, buyurdu.

Ve ekledi:
- Her Müslümana, İslâmiyeti öğrenmekten daha önemli bir şey yoktur ve olamaz.

Şöyle devam etti:
- İbadetler, doğru yapıldığı takdirde kabul olur. Bilmeden yapılanı cenâb-ı Hak beğenmez. Beğenilmeyen şeye sevap verilir mi? Verilmez elbet.

Şöyle bitirdi:
- İslâmiyet "ilim", "amel" ve "ihlas"tan ibarettir. Bunlardan biri noksan olursa, Müslümanlık da noksan olur.


www.gonulsultanlari.com