Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ayrılığıma sabret
21.11.2009
Behaeddin-i Buhari hazretlerini "rahime-hullahü teâlâ" aşk derecesinde seven talebesi Emir Hüseyin şöyle anlatıyor:
Hocam bir gün bana bakıp;
- Bak oğlum, ben yarın bir dostumu görmeye gideceğim. İnşallah onbeş güne gelirim. Ben gelinceye kadar ayrılığıma sabret, buyurdu.
Ve o sabah, bir kısım talebeyle birlikte ayrılıp gittiler.
Ama ben, çok üzülmüştüm.
Zira hiç dayanamıyordum Hocamın ayrılığına.
O gidince, kalbim de yerinden kopup Onunla beraber gitmişti sanki.
Nasıl dayanacaktım bu firaka yâ Rabbî?
Onun ayrılığıyla tutuştu, yandı kalbim.
Bu firakla ağlıyordum.
Dergâhta, talebeden biri de benim bu hâlime dayanamayıp, o da ağlıyordu.
Ona derdimi açıp;
- İnşallah hocam bu hâlimi anlayıp seferden geri döner, dedim.
- İnşallah, dedi o da.
Ertesi gün duydum ki, hocam geri dönmüş seferden.
Az sonra heybetle geldi yanıma.
- Oğlum ben sana, onbeş gün sabret, demedim mi? Niçin sabretmedin? Ve niçin "muhabbet dağı"nı set çektin önümüze? buyurdu.
Boynumu büktüm.
Sonra talebe arkadaşıma sordu:
- Dün gece, bu bizden bahsedip birşey demiş miydi?
- Evet hocam, hep sizi anıp ağlıyordu. Bir ara da; "İnşallah yarı yoldan dönüp gelir" demişti.
Hocam ona;
- İşte bu derece çok muhabbet, "Dağ" gibi önümüze dikildi. Onu aşıp da gidemedim. Mecburen geri döndüm, buyurdu.
O anda hocama baktım.
Heybetinden kalbime korku düştü.
Ayaklarına düşüp, af diledim.
Çok şükür affetti ve;
- Evladım, benden ayrı kalınca, beni seninle düşün. Çünkü ben, senden ayrı değilim. Ne zaman beni ansan, o anda yanındayım, buyurdu.
www.gonulsultanlari.com