Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Onlar da öyle gelseydi
25.11.2009
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, hocası Yakub-i Çerhi hazretlerine "rahmetullahi aleyhima" üç ay hizmet edip icazet almıştı Ondan.
Başkaları, senelerce hizmet ettikleri halde bu nimete kavuşamamışlardı.
Bir gün sebebini sordular.
Yakub-i Çerhi hazretleri;
- Çünkü o, yağını, fitilini hazırlamış olarak geldi. Biz sadece yakmak için "ateş" verdik. Başkaları da Onun gibi gelseydi, onlar da kavuşurlardı, buyurdu.
BİNÜÇYÜZ ÇİFTLİĞİ VARDI
Velhasıl üç ay içinde kalbine nurlar doldu.
Yirmidokuz yaşında "veliyy-i kâmil" oldu.
Memleketine dönüp, ziraatle uğraştı.
"Binüçyüz"den ziyade çiftliği vardı ve her birinde "üçer bin" amele çalışıyordu.
Anbarına giren şey, öyle çok bereketlenir ki, bir yılda, "sekizyüz bin batman" uşur verirdi.
Bu kadar zengin iken, "mal sevgisi"nin zerresi bile yoktu kalbinde.
Herkese o kadar bol ihsanlarda bulunurdu ki, Onun yaptığı gibi kimse yapamazdı.
Başkaları rahat etsin diye kendisi yüklenirdi her türlü meşakkati.
Tanıdık tanımadık,
Dost düşman,
herkesin yardımına koşardı.
İyilik ve ihsanları dillere destan olmuştu.
İMANIN ESASI
Bir gün, bazı sevdikleri bu zata gelip;
- Efendim, Muhammed "aleyhissalâtü vesselâm"ın, Allahü teâlânın Peygamberi olduğuna inanmak ne demektir? diye sordular.
Cevabında;
- Onun bildirdiği emir ve yasakların hepsinin, Allahü teâlânın emir ve yasakları olduğuna inanmak, hepsini kabul etmek ve beğenmek demektir, buyurdu.
Sordular:
- Böyle inanan kimse, bunlardan bazılarına uymazsa imanı gider mi efendim?
- Hayır, gitmez.
www.gonulsultanlari.com