Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Evliya kalbe bakar
27.11.2009
Behaeddin-i Buhari "kuddise sirruh" hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor:
Ben hocamı henüz tanımazken bir sandığın içinde, "yüz altın" saklıyor, "Bununla ticaret yaparım" diyordum.
Derken hazır elbise alıp, Buhara'da köy köy dolaşarak satmaya başladım.
O köylerin birinde bulunuyordum ki;
- Bu köye bir Evliya zat gelmiş, diye işittim birinden.
Çok sevindim.
Zira Evliya zatlara karşı sevgi ve hürmetim vardı.
Hemence mallarımı bir yere emanet bırakıp, o büyük Evliyayı ziyarete gittim.
Elini öpüp, oturdum bir kenarda.
Hem heybetliydi, hem de çok sevimli.
Huzurunda eriyor gibi oldum sanki.
Bir an bakışlarını bana çevirip sordu:
- Buraya niçin geldin evladım?
- Ticaret yapıyorum efendim.
- Ne ticareti yapıyorsun?
- Hazır elbise alıp, köylerde satıyorum.
- Çok iyi yapıyorsun. Ticaret yap, para kazan. Ama para ve "mal sevgisi" kalbine girmesin, buyurdu
Ve ilave etti:
Çalışıp kazanmayı dinimiz de emrediyor. Asıl maksat, İslâmiyetin her emrini yapmak ve kalbten "dünya sevgisi"ni çıkarmaktır.
O anda kalbime bir şey oldu.
"Mal sevgisi" çıkıp gitti kalbimden.
Bu, daha ilk sohbetinde oldu.
Kalbim, dünya muhabbetinden kurtuldu.
BEN ELBETTE MÜMİNİM
Bu zat sevdiği bir gence;
- Müslüman, "Ben elbette müminim" demeli ve imanlı olduğunu söylemelidir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Müminim derken, "İnşallah" dememelidir ki, bundan şüphe mânâsı çıkabilir.
Delikanlı sordu:
- Son nefes için inşallah denmez mi efendim?
- Denebilir. Ama dememek daha iyidir evladım.
www.gonulsultanlari.com