Ve şöyle devam etti:
- Şunu da unutma ki, günah işlerken Allah seni görüyor. Kalbinden geçirdiğin şeyleri de, en incesine kadar biliyor. Öyleyse günahları "ateş" bil ve yaklaşma bir günaha. Yoksa pişman olursun ahirette.

Şöyle bitirdi:
- Hakiki dost "Allah"tır. Onu bir an unutma. Fırsat elde iken hakikati gör. Yoksa, mahşer gününde pişmanlık fayda etmez.

ATEŞ, KÜFRÜN KARŞILIĞI

Bir gün de;
- Efendim, Müslümanlar da Cehenneme girecek mi? diye sordular bu zata.

Cevabında;
- Cehennem "küfr"ün karşılığıdır, buyurdu. Orada kâfirler yanacak. Hem de sonsuz olarak.

- Ya günahkâr Müslümanlar hocam?
- Onların günahları, ya Allahü teâlânın merhametiyle, ya da tövbe etmekle, veya şefaatle affedilir.

- Günahları bunlarla bitmezse efendim?
- Dünya sıkıntıları, can verme acısı, kabirdeki sıkıntılarla affedilir.

- Yine bitmezse efendim?
- Mahşerde çekeceği sıkıntılarla affedilir ve Cehenneme hacet kalmaz. Fakat günah olduğuna inandığı halde, onu hafif görerek, ehemmiyet vermeyerek işler veya dinin emirlerini aşağı görerek namaz kılmaz ve haram işlerse, bu gibi günahlarda "küfür bulaşıklığı" olur ki, bunlar "Cehennem ateşi"yle temizlenir ancak.

- Ama sonra çıkar değil mı efendim?
- Elbette. Cehennemde sorsuz kalmak, kâfirlere mahsustur.