Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Sultanla ne işin var?
3.01.2010

Semerkant'ta Mirza Abdullah diye bir sultan vardı ki, Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, onu görmeye gitmişti bir zaman.

Kapıya çıkan sultanın adamına;
- Sultanı görmek için gelmiştim, buyurdu.

Ama adam edebsizdi.

Küstah bir tavırla;
- Bizin padişahımız pervasız biridir, dedi. Öyle kolay değildir onunla görüşmek.

Sonra küçümser bir eda ile;
- Gördüğüm kadarıyla derviş bir haliniz var. Bir dervişin koca bir sultan ile ne işi olabilir? deyiverdi.

Dedi ama Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri gadaba geldi bu sözlerinden.

O edebsiz adama;
- Bana bak! Senin o melikin pervasızsa, onu pervalı biriyle değiştiririz. Git, söyle bunu kendisine. Ve bir hafta sonra neler olacağını görün! buyurdu.

Ve kalemini çıkarıp, o melikin ismini eliyle bir duvara yazdı.
Sonra parmağını ağzında ıslatıp, sildi o yazdığı ismi.
Oradan Taşkent'e döndü yine.

O gün, büyük korku girdi melikin kalbine.
Aradan bir hafta geçmişti ki, memleketine bir hükümdar saldırdı birden.
Onu öldürüp, bütün Semerkant'a hakim oldu.
İsmi gibi, cismi de silinip gitti o gün.

CENNETTE NAMAZ VAR MI?

O devirde, çok namaz kılan ve bundan büyük lezzet alan bir kimse, bir gün bu zata gelerek;
- Efendim, Cennette namaz kılmak var mı? diye sordu.

Cevaben;
- Hayır. Orada namaz yoktur, buyurdu. Çünkü Cennet, dünyada yapılan amellerin karşılığının verildiği yerdir. Amel yeri değildir orası.

- Keşke olsaydı, dedi adam.
- Neden?

Acı acı içini çekti:
- Âh ah! Namaz kılmadan nasıl durulur orada?


www.gonulsultanlari.com