Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Ne kabahatim oldu ki…
19.01.2010

Muhammed Baki Billah hazretlerinin annesi, oğlunun dergâhında çalışır, severek yapardı her hizmeti.
Dergâhta yemekleri o yapar, yorulunca bir hasırın üstünde kıvrılır yatardı.

Oğlu bunu görüp, acıdı haline.
Ve yemek yapma işini ondan alıp, genç birine verdi.

Ancak annesi çok üzüldü bu işe.
Kederlendi, neş'esi kaçtı birden.

Mutfaktakilere;
- Ne kabahatim oldu ki, bu kıymetli hizmetten mahrum ediliyorum. Benim, bu hizmetlerden gayri bir sermayem yoktu. Bu dünyada yaşamaktaki tek maksadım da buydu. Ahirette kurtuluş ümidim, bu hizmetlerdi. Ne yazık ki kaçırdım, o da gitti elimden, dedi.

Onun bu halini, gidip oğlu Baki Billah hazretlerine haber verdiler.
Bu defa oğlu üzüldü.

- Ben ona acıdığım için yemek hizmetlerini ondan almıştım. Ama madem ki üzülüyor, yine kendisine verin, buyurdu.

Koşup müjde verdiler annesine.
Çok sevindi mübarek hatun.
Allahü teâlâya şükretti.
Oğluna da teşekkür.

NE BÜYÜK RÜTBE

Bu zat bir gün Kur'ân-ı kerim okuyordu ki, birden ağlamaya başladı.

Evdekiler;
- Niçin ağlıyorsunuz efendim? dediler.

Sesi titreyerek;
- Allahü teâlâ bizim gibi günahkârları kendisine muhatap kılıyor, daha ne olsun. Bizimle konuşuyor. "Ey müminler!..." diye hitab ediyor bize. Bu ne büyük rütbe, düşünebiliyor musunuz? buyurdu.

Ve ekledi:
- Mahşer gününde de, kâfirleri kendi hallerine bırakırken, bize hitab edecek. Orada da muhatap olacağız Rabbimizle.

Ne şeref!


www.gonulsultanlari.com