Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2012 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Ok havada kayboldu
17.05.2012

(Dünden devam)
Osmân Bey ile Savcı Bey, Şeyh Edebâli hazretleriyle birlikte yürüyerek, tekkeye ulaştılar.
Dergâh köy câmiini
andıran bir binâ idi.
Heryer misâfir kaynıyordu.
Buna rağmen tekkenin en iyi odası, onlara tahsis edildi.
Şâkir Efendi diye bir derviş, onları, o odaya yerleştirdi.
Ayrılırken,
Savcı Bey;
"Ey dervişim! Seni sevdim. İstersen tanışalım. Biz, Ertuğrul Gâzi'nin oğullarıyız. Ben Savcı, kardeşim Osmân" dedi.
Dervişse
cevâben;
"Ben de sizin gibi bey oğluydum. Ama şimdi garip bir dervişim" dedi.
Merakla
sordular:
"Beyzâde iken, ne oldu da bir garip derviş oldun?"
Şöyle anlattı:
Babamın tek oğluydum.
Her dediğim, yerine gelirdi.
Sonra avcılığa merak sardım.
Bir gün arkadaşlarla ava çıktık.
Ben, bir ala geyiğin arkasından dolaştım ve tam şu yerde, geyiğe yaklaştım.
Yayımı gerip, oku fırlattım.
Lâkin ok kayboldu gözden.
Hiç bir şey anlamadım.
Şaşırıp kaldım.
O ara, nurlu biri geldi yanıma.
Şeyh Edebâli hazretleriymiş.
"Hayırdır evlât, burada ne yaparsın?"
dedi.
Vaziyeti anlattım.
Cübbesinin altından
bir tane ok çıkarıp;
"Okun bu muydu?" dedi.
Baktım, benim oktu.
Ayaklarına kapandım.
Bir daha ayrılmadım.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı