Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2012 - MAKALELER


Arkadaþýna gönder
 
Print almak için

Yazý boyutunu büyütmek için     


 

Rûh girmek istemedi
19.05.2012

Hak teâlâ, Âdem Nebî'nin kalıbına rûh verip diriltmeyi murâd ettiÄŸinde, rûh, bedeni karanlık görüp girmek istemedi.
Hak teâlâ,
Cebrâil'e;
"Habîbimin nûrunu getir, Âdem'in iki kaşının arasına koy. Rûh ona bakıp, bedene girsin!" buyurdu.
Rûh o nûru gördü.
Hayrân oldu.
Ve bedene girdi.
Hem de severek.
Nazlı rûh, uzun yıllar mukaddes âlemlere alışık olduÄŸundan, ÅŸaşırdı birden bire.
Geri dönmek istedi.
Ama mümkün deÄŸildi.
Çâresizce Âh dedi.
Hiç alışamadı.
Allahü teâlâya, yakınlık anlarını düÅŸünüp, üzülürdü. Bu beden kafesini parçalayıp, kavuÅŸmak isterdi eski günlerine.
Velhâsıl bu ruh,
cesedi sevmedi.
Sevemedi.
Yakınlık kuramadı.
Bu, elinde deÄŸildi.
Zîrâ aynı cinsten deÄŸildiler.
O, âlem-i halk'tandı.
Bu, âlem-i emr'den.
Sonsuz kudret sâhibi olan Allahü teâlâ, bu iki zıt ÅŸeyi bir araya getirdi.
Hava'yı, bedene
mühim gıda yaptı.
Ruh, Rabbinin kokusunu, bu hava'dan alıp, tâze hayât bulur.
Zîrâ insan, her nefes alıp verdiÄŸinde, (H) sesi hâsıl olur.
Allah kelâmının
son sesi (H)dır.
İşte o (H) sesleri,
Allah'ı hâtırlatır.
İnsan, günde binlerce, nefes alıp veriyor.
Yâni rûha binlerce, O'ndan haber geliyor.

 
 
Güncelleme Tarihi
16.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı