Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2012 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Hiç unumuz kalmadı
4.10.2012

Ebû Müslim Havlânî (rahmetullahi aleyh) hazretlerine bir gün hanımı; "Efendi, evde hiç un kalmadı" deyince, "Hiç paran var mı?" buyurdu. "Bir dirhem var" deyince;
"Onu ver" buyurdu.
Bir de torba istedi.
İkisini alıp pazara çıktı. Yiyecek satan bir satıcıya yaklaştı. Un alacaktı. Ancak o sırada bir dilenci yanına gelip; "Ey Müslim! Bana bir sadaka ver" dedi.
Cevap vermedi.
Oradan ayrıldı.
Bir dükkâna girdi.
Ancak dilenci onu tâkib ediyordu. Yanına gelip yine sadaka istedi. Oradan da ayrılıp başka dükkâna gitti. Dilenci peşini bırakmadı.
Çâresiz kalmıştı.
O dirhemi çıkardı.
Dilenciye verdi.
Sonra bir marangoz dükkânına gitti. Yerlere atılmış odun talaşlarını toplayıp torbasına doldurdu ve eve gidip kapıyı çaldı.
Hanım kapıyı açtı:
"Hoş geldin efendi".
"Hoş bulduk" dedi.
Ve elindeki içi talaş dolu torbayı verip; "Biraz işim var, az sonra gelirim" dedi ve ayrıldı. Hanımı torbayı açınca, içinin "un" ile dolu olduğunu görüp çok sevindi.
Bir miktar aldı.
Hamur yaptı.
Ve pişirdi.
Ebû Müslim Havlânî hazretleri gece geç vakit eve döndüğünde hanımı sevinçli bir hâlde karşılayıp, pişirdiği sıcacık nefis çörekleri önüne koydu.
Büyük Velî sordu:
"Unu nerden buldun?"
"Sen getirdin ya" dedi.
O zaman Allahü teâlâya hamdederek hem yedi, hem ağladı. Allahü teâlâ, Onun kırık ve mahzun kalple evine getirip bıraktığı torba içindeki toprak ve talaşı "un"a çevirmişti.

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı