Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2012 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Hazret-i Âişe ağlıyor
12.10.2012

(Dünden devam)
Sultân-ı Enbiyâ (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ayağını mescidin içine koyup, diğer ayağını henüz koymadan, hazret-i Cebrâîl yetişip;
"Yâ Muhammed! Mescide girme ki, izin yoktur" dedi.
Server-i âlem;
"Yâ kardeşim Cebrâîl! Sebebi nedir?" diye sordu.
Hazret-i Cibrîl;
"Âişe'nin gözünden ırmak gibi yaş akar. Hak Sübhânehü ve teâlâ emreder ki varıp, Âişe'nin hâtırını tesellî edesin" diye haber verdi.
O Server emri aldı.
Mescide girmedi.
Seâdetle eve geldi.
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) karşılayıp, Sultân-ı kâinâtın mubârek ayağının tozuna yüz sürdü.
Özürler diledi.
Ve affını diledi.
Resûl-i Ekrem (aleyhisselâm) afv buyurdu.
Hak teâlâ, Cibrîl'e:
"Habîbim ile Âişe'yi, ben azîmüşşân araya girip barıştırdım. Şimdi ikrâm edrelim. Var Cennet nîmetlerinden getirip, ikisinin önlerine koy" diye emretti.
Cibril emri aldı.
Cennete vardı.
Cennet nîmetlerinden getirip, önlerine koydu. Hazret-i Âişe, bir lokma hazret-i Sultân-ı Enbiyâ'nın mubârek ağzına koyardı ve bir lokma kendi yir idi.
İki lokma kaldı.
Server-i âlem;
"Yâ Âişe! Bu iki lokmayı baban Ebû Bekr için alıkoy" buyurdu.
Zîrâ Sultân-ı kâinâtın hazret-i Ebû Bekr'e o mertebe muhabbeti vardı ki, bir lokmayı Onsuz yemez, bir an dahî Onsuz olmak istemezdi. Ebû Bekr'in bu nîmetlerden mahrum kalmasını revâ görmedi. (devamı yarın)

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı