Söğüt’de medfun evliyadan Koç Taceddin Baba’nın bir talebesi, odasında otururken Ahmed adındaki bir arkadaşı hakkında su-i zanda bulundu.
Kendi kendine;
"Niçin böyle yapıyor, ayıp değil mi, yazıklar olsun ona" gibi şeyler söyleniyordu ki kapısı çalındı birden.
Heyecanlandı.
Açtığında hocasını gördü eşikte.
“Buyurun hocam” dedi.
Mübarek girdi içeri.
Üzüntülü bir çehreyle o talebeye bakıp “Su-i zan haramdır evlâdım, vazgeç bundan!” buyurdu.
Genç şaşırdı.
“Peki hocam” dedi.
Hocası sözüne devamla “Üstelik kul hakkına girer bu günah. Helâllaşmazsan işin zordur âhirette, kalkamazsın altından” buyurdu.
Ve ayrılıp gitti.
O çıkınca, delikanlı hemen koştu o arkadaşına. Nefes nefeseydi.
Dedi ki:
“Ahmetciğim, hakkını helâl et.”
“Hayrola ne oldu ki?”
“Şeyy, yok canım bir şey olmadı. Hani hocamız ‘Sık sık helâllaşın’ buyuruyor ya. Onun için” dedi.
Arkadaşı da;
“Peki helâl ettim, sen de helâl et” dedi.
O da “Helâl ettim” dedi.
Ooh, kuş gibi hafiflediğini hissetti ve huzur içinde evine gitti.