Rekâne adında iri cüsseli bir pehlivan sahrada koyun otlatırken Resûlullahla karşılaştı ve kibirli seslendi ki "Halkı Lât ve Uzzâ'dan ayıran sen misin?"
"Evet benim!" buyurdular.
Rekâne sordu:
"Benimle güreşe var mısın?”.
"Olur, güreşelim!" buyurdu.
Ve Rekâne'yi kaldırıp yere vurdu.
Rekâne güçlükle kalktı ve "Bir daha güreşelim" dedi.
"Hayhay" buyurdular.
Ve tekrar kaldırıp yere vurdular.
Sonra bir daha…
Rekâne çarpılmıştı âdeta...
Yenilgiyi kabul edip sordu ki: "Şehre inince halka ne diyeceksin?"
"Doğrusunu derim."
"Doğruyu demesen?"
"Ben Peygamberim. Doğru söylemekle emr olundum."
Rekâne çaresizdi.
"Sürümden sana otuz koyun vereyim, mükâfatı bu olsun" dedi.
"Hayır olmaz!" buyurdular.
"Peki ne istiyorsun?"
"İman et, kendini cehennemden kurtar!" "Bir mucize gösterirsen, iman ederim" dedi.
"Peki" buyurdular.
Ve bir ağaca seslendiler ki "Ey ağaç! Söyle, ben kimim?"
Ağaç, fasih lisanla;
"Sen Allah’ın kulu ve Peygamberisin" dedi. Rekâne bunu duydu ve şehadeti okuyup Müslüman oldu.