Makaleler
( 54 )
( 365 )
( 366 )
( 364 )
( 366 )
( 365 )
( 365 )
( 365 )
( 90 )
( 2 )
 
 2015 - MAKALELER


Arkadaşına gönder
 
Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


 

Bu zamanın Kutb'u hangi veliyse…
3.05.2015

Bitlis'te bir kış günü “bir genç” köyden şehire gidecekti. Atına atlayıp düştü yollara... Fakat yolda “tipiye” yakalandı.
Öyle ki göz gözü görmüyor bir adım ilerisini bile göremiyordu.
Geri de dönemiyordu.
Gözlerini kapayıp “Yâ Rabbî! Bu zamanın kutbunu imdadıma yetiştir” diye yalvardı.
Gözünü açıp birini gördü önünde.
Nurlu ve sevimli bir zattı.
Eliyle işaret ederek “Şu taraftan gidersen şehire ulaşırsın!” dedi.
Ve kayboldu gözden.
Genç, kurtulmuştu…
İyi de kimdi o zat? Şekl-i şemaili iz bırakmıştı zihninde. Aradan “otuz sene” geçmişti ki İstanbul'a geldi bir gün.
Namaz için girdi Bayezid Câmii’ne.
Bir hoca kürsüde vaazediyordu.
Ama bu sima hiç de yabancı gelmemişti ona. Kendi kendine “Ben bu zatı bir yerde gördüm" diyordu.
Zihnini zorladı, çıkaramadı...
Nihayet bitti vaaz. Abdülhakim Efendi kürsüden inip doğruca bunun yanına geldi ve kulağına eğilip “Beni Hatırlayamadın mı?” diye sordu.
“Hayır efendim, ama...”
“Hani Bitlis'te, otuz yıl önce…”
Hatırlar gibi oldu.
“Evet efendim, galiba siz…”
“Hani tipiye yakalanmıştın da…”
O zaman hatırladı...
“Tamam efendim… Tipiden yolumu kaybetmiştim de imdadıma yetişmiştiniz” dedi.
Ve hürmetle sarıldı ellerine.
Büyük veli giderken o ağlıyordu!

 
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.12.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı