Eshab-ı Kiram’ın meşhurlarından Salim Mevlâ Ebu Huzeyfe (radıyallahü anh); Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazalara katıldı. Müseylemet-ül-kezzab kâfirine karşı yapılan Yemame Gazası’na da katıldı.
Çok gayret etti.
Ve şehit düştü!
Sancaktar, Hazret-i Salim idi.
Eshab-ı Kiram ona "Yâ Salim! Senin başına bir zarar gelmesinden korkarız" dediler.
Hazret-i Salim; "Eğer sancağı taşımayacak olursam Kur'ân ehlinin en bedbahtı olurum" buyurdu.
Ve sancağı kaldırdı.
Düşmana daldı.
Kâfirler, şiddetle hücum edip hazret-i Salim'in sancak tutan kolunu bir kılıç darbesiyle kestiler. Hazret-i Salim "Allah!” diye bağırdı.
Harp meydanı inledi!
Ama sancağı düşürmedi.
Öbür eliyle tuttu.
Bir kılıç darbesiyle o kolunu da kestiler. Fakat İslâm sancağı yine yere düşmedi.
Çünkü Hazret-i Salim, bütün vücudu ve kesik kollarıyla sancağa sarılmıştı!
Küffar saldırıyordu.
O, bırakmıyordu.
Sanki Hazret-i Salim'e vurulan her kılıç darbesi, onun, sancağa daha sıkı yapışmasını ve daha “bir kuvvetle” dik durmasını sağlıyordu!
Mücahitler geldi.
Sancağı aldılar.
Hazret-i Salim (radıyallahü anh), işte o zaman yere düştü ve şehadet şerbetini içti!
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.