Osmanlılar zamanında Anadolu'da yetişen Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Sâlih hazretlerinin evine, hırsızın biri bir gece gelip o evi soymaya karar verdi...
O gece “ay” çıkmamıştı.
Ortalık zifirî karanlıktı.
Hırsız bahçe duvarından içeri atladı, fakat o anda bahçenin birdenbire “gündüz” gibi aydınlandığını gördü.
Hayret etti!
Nasıl olabilirdi?
Kendisini görürler korkusuyla hemen kendini dışarı attı!
Fakat o da ne?!..
Ortalık yine karardı.
Zifirî karanlık oldu.
Tekrar bahçeye girdi...
O içeri girer girmez ortalık “bir anda” yine aydınlandı...
Yine dışarı çıktı.
Sonra tekrar girdi.
Şaşkın vaziyetteydi.
Nihayet evin penceresine baktığında Seyyid Sâlih hazretlerini gördü.
“Nur gibi” parlıyordu.
Hırsıza hitaben; "Buyurun, ne isterseniz vereyim. Bir şey almaya geldiyseniz söyleyin” buyurdu.
Hırsız şaşırdı.
Ne diyeceğini bilemedi.
Onun “güneş gibi” parlayan mübarek yüzünü görüp tatlı sözünü işitti.
endisine hayran kaldı.
Yaptığına pişman oldu.
Kalbi değişti.
Huzuruna gitti.
Ve candan tövbe etti...
Ondan sonraki günlerde onun derslerine giderek ilim öğrenmeye başladı. Talebelerinden oldu ve çok istifade etti.
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.