Sultan Hasan'ın devlet adamlarından “iki kişi” İbrahim Gülşeni hazretlerini ziyarete geldiler.
Onları içeri aldı.
Hâl hatır sordu.
Sonra birine bakıp "Niyet ettiğin şey güzeldir, fakat buradaki malından değil, köyden gelecek olandan ver” dedi.
Öbürüne baktı.
Ve kızgın olarak; "Niçin gusletmeden geldin? Kalk git, gusl abdesti al da öyle gel!” buyurdu.
İkisi de şaşırdılar!
Meğer birincisi; kendi yerine hacca vekil gönderecekmiş. Düşündüğü bir kimsenin bu işi yapıp yapamayacağı hakkında tereddüt ediyordu. Vereceği paranın helâlden olup olmadığında da şüphesi vardı.
Adam bu kerameti gördü.
Sultan Hasan'a gitti.
Ve olanları anlattı.
Sultan, İbrahim Gülşeni hazretlerinin büyüklüğünü daha iyi anladı ve onu memnun etmek için Kadı Hasan'la bazı hediyeler gönderdi.
Kadı Hasan geldi.
Hediyeleri arz etti.
Ancak büyük veli, hediyeleri kabul etmedi. Kadı, kabul etmesi için ısrar ediyordu ki, "Kadı Efendi! Israrı bırak da çabuk evine koş, kitapların yanıyor!" buyurdu.
Kadı hızla eve koştu.
Gördü ki ev yanıyor.
Su döküp söndürdü.
Meğer mangaldan sıçrayan ateşle kütüphanesi yanmağa başlamış. Az gecikseydi evi de, kitapları da yanacaktı.
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.