Ahmed Mekkî Efendi'nin en büyük zevki talebe okutmaktı.
Faydalı olmaktı Allah’ın kullarına.
Hasta da olsa, halsiz de olsa, üşenmez öğretirdi yine.
Bir gün evde hasta yatıyordu,
Bir talebesi gelip çalıyor kapıyı.
Oğlu Medenî Bey kapıyı açtı.
“Buyurun kardeşim.”
“Ders için gelmiştim efendim.”
“Babam hasta, sonra gelseniz olmaz mı?”
Genç, büktü boynunu.
“Peki sonra gelirim” dedi.
Ve dönüp gitti.
Bu konuşmaları içeriden duyan Mekkî Efendi, seslendi oğluna:
“Medenî, kimmiş gelen?”
“Bir talebeniz babacığım.”
“Ne diyor?”
“Ders için gelmiş. Hastasınız diye geri gönderdim.”
Mübârek çok üzülüyor:
Ve diyor ki:
“Hayır, koş çağır gelsin!”
“Ama hastasınız.”
“Olsun, dînini öğrenmek için gelen, hiç geri çevrilir mi?”
Medenî Bey çağırıyor o genci.
Mübârek kalkıyor.
Ve o genci okutup gönderiyor.
● ● ●
Bir gün şunu anlattı sohbette:
Sahâbîlerden biri Resûlullah’ın huzûruna gelerek;
“Yâ Resûlallah, işlerin en iyisi hangisidir?” diye sordu.
Efendimiz buyurdu ki:
“Güzel huylu olmaktır.”