Söyle, yanıma gelsin
11.11.2008
İmâm-ı Buhârî rahmetullahi aleyh hazretlerinin ilminin üstünlüğü ve dîninin bütünlüğü her yere yayılınca, insanlar her taraftan yanına üşüşmeye başladı.
Ancak bâzı kimseler haset ettiler Ona.
Hakkında dedikodu çıkardılar.
O da Nişâbur'dan Buhâra'ya göç etti.
İnsanlar, akın akın gelip ziyâret etiler kendisini. Oranın vâlisi de bir memurunu gönderip;
- Git söyle, yanıma gelsin! diye emir verdi.
Görevli gelip;
- Vâlimiz sizi çağırıyor, dedi. Zîra ilmi, bizzat sizin ağzınızdan dinlemek istiyor. Çocuklarına da ders vermenizi istiyor ayrıca.
İLMİ ZELİL EDEMEM
Büyük İmâm;
- Ben kalkıp vâlinin ayağına gidersem "İlm"i zelîl ederim. İlim almak isteyen, ilmin yanına gelir. Âlim onun ayağına gitmez, buyurdu.
Ve ekledi:
- Çocukları da, buraya gelmeliler. Zîra vaktimi onlara tahsîs edersem, diğer talebelere haksızlık olur.
Haberci dönüp, vâliye arzetti durumu.
Ancak bu cevap, nefsine ağır geldi vâlinin. Öfkelenip;
- Öyleyse terk etsin bu memleketi! diye kükredi.
Hazret-i İmâm, çok üzüldü.
Allahü teâlâya havale etti onu.
Bir ay geçmemişti ki, vâli yolsuzluk yapıp, alındı görevinden.
Cezâ olarak bir merkebe bindirilip, sokak sokak gezdirildi şehirde.
İnsanlar yüzüne tükürdüler.
Çoluk çocuk bile hakaret etti kendisine.
Hazret-i İmâm ise oradan çıkıp Semerkant'a gidiyordu ki, orada da hakkında dedikodu yapıldığını işitti yolda.
Bu insanların hâlinden çok üzülüp, daraldı temiz rûhu.
Bir gece, teheccüd namazının secdesinde;
- Yâ Rabbî rûhumu al! diye yalvardı.
O gece ayrıldı dünyadan.
|