Hocasına itiraz edince
29.11.2008
Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh hazretleri birkaç talebesiyle bir eve yemeğe gitmişlerdi.
Sofra hazırlandı.
Büyük Velî ve talebeleri kalkıp sofraya oturdular.
Ancak biri oturmadı.
Mübârek zât;
- Sen niçin sofraya gelmiyorsun? diye sordu.
O talebe;
- Bu gün oruca niyet ettim, dedi.
- Farz orucu mu?
- Hayır nafile.
- Öyleyse bozabilirsin evlâdım. Haydi gel , bizden ayrılma.
Ancak talebenin gelmeye niyeti yoktu.
Hocası bir daha;
- Gel, bizimle ye! buyurdu.
Yine gitmedi.
Açıkça inat ve îtiraz ediyordu hocasına.
O zaman büyük Velî diğerlerine dönüp;
- Bu adamı terkedin. Bu, Allahtan uzaktır, buyurdu.
Eyvaah! Bir Allah dostu'nu incitmişti.
Hem de hocasını.
Onun bu îtirazı, felâketine sebep oldu.
Nitekim sonraları tamamen bıraktı ibâdeti.
Kalmadı namaz niyaz.
BİLMEDEN YAPILIRSA
Bu zât, bir sohbetinde;
- Ey insanlar, dînimiz ilim dînidir. İslâmiyetten bir mesele öğrenmek, bütün dünya kazançlarından daha hayırlıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Her müslümana, islâmiyeti öğrenmekten daha önemli bir şey yoktur ve olamaz.
Şöyle devam etti:
- İbâdetler, doğru yapıldığı takdirde kabul olur. Bilmeden yapılanı cenâb-ı Hak beğenmez. Beğenilmeyen şeye sevap verilir mi? Verilmez elbet.
Şöyle bitirdi:
- İslâmiyet "İlim, amel, ihlâs"tan ibarettir. Bunlardan biri noksan olursa, müslümanlık da noksan olur.
|