Niyet halis olunca
17.12.2008
Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh hazretleri, bir dostunun evinde sohbet ediyordu ki, bir ara;
- Bir kimse doğru yolu bulmak için hâlisen yola çıksa, Allahü teâlâ onu maksadına kavuşturur, buyurdu.
Ve ekledi:
- Şu anda bir kişi, Tirmiz'den yola çıktı. Maksadı, "kâmil bir rehber" bulmaktır. O, bu yola hâlis niyetle çıktığı için yakın zamanda maksûduna kavuşur elbette.
Ordakiler, bu sözden bir şey anlamadılar.
Sohbet devam ediyordu ki, kapı önünde bir atlı gelip âniden durdu.
Ve şaşkın bir vaziyette göz attı etrafa.
Büyük Velî onu görüp;
- Aradığın burdadır, Haydi in de gel! diye seslendi.
Bu sesi işitince, indi atından.
Hâce hazretleri, kapıda karşıladı bu geleni.
Ve elinden tutarak, iltifatla içeri alıp sordu:
- Yolculuk ne tarafa?
- Tirmiz'den geliyorum efendim. Dün hâlis niyetle yola çıktım. Gâyem, "gereçk bir rehber" bulmaktır.
- Peki burada niçin durdun?
- Bilmiyorum. Buraya kadar iradesiz geldim zâten.
- Nasıl oldu, anlatsana.
- Tirmiz'den yola çıktım. Sonra serbest bıraktım atımın dizginini. At, başını günbatısına çevirip, sür'atle "Buhâra" cânibine doğru koşturmaya başladı ve bu evin önüne gelince durdu birden.
Ben şaşkın şaşkın etrafıma bakıyorken;
- Aradığın burdadır, diye bir ses işittim.
Ve sizi gördüm.
Büyük Velî;
- Niyetin hâlismiş, buyurdu. Demek ki buradaymış senin hidâyetin.
Ve şefkatle bir nazar etti ona.
Kalbinden, "dünya sevgisi" yok oldu tamâmen.
Aradığı "gerçek rehber"i bulmuştu ki, dünyada bundan büyük bir nîmet olamaz.
|