Gönül Sultanları.com >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > A > Ali bin Ömer Harbi > Güzel şeyler yakışır
Güzel şeyler yakışır
Ali bin Ömer Harbi, büyük evliyadandır.
Gönüllere işleyen nasihatları vardır.

Dokuzyüz yetmişbir'de Kazvinde doğan bu zat,
Sekseniki yaşında, orada etti vefat.

Cemaatinden biri, giderken ona derse,
Bir ara, hatırına şöyle geldi nedense:

Üstaddan sorayım ki: (Siz ne yemek yersiniz?
Onlardan, bize dahi ikram eder misiniz?)

Dersten sonra, elinden tutarak o kişinin,
Kendi hanelerine götürdü yemek için.

Sonra, yufka ve hurma getirip bizatihi,
Buyurdu ki: (Yiyiniz, bundan yeriz biz dahi.)

Biri de anlatır ki: Ben İbni Kazvini’nin,
Arkasında, camide bir namaz kıldım ilkin.

Üstünde çok kıymetli, sırmalı bir elbise,
Görünce, hatırıma geldi şöyle vesvese.

Düşündüm ki: Bu nasıl zühd ve takva ehlidir?
Elbisesi sırmalı, bu nasıl bir velidir?

Namazı müteakip o kimseye dönerek,
Buyurdu: (Zühdü bozmaz, sırmalı came giymek.)

Yine onun devrinde, var idi ki bir kimse,
Zahid olup, giyerdi dervişane elbise.

O dahi işitti ki, Kazvini hazretleri,
Nefis yer, giyer hem de nefis elbiseleri.

Hem ona, zühd sahibi bir kimsedir diyorlar.
Peki, nasıl bağdaşır zühd ile bütün bunlar?

Bunu anlamak için, bu zatın mescidine,
Gidip, oturuverdi ön saflardan birine.

Namazı bitirince, buyurdu: (Sübhanallah!
Hiç kerih görülür mü, değilse bir şey günah?

Güzel yiyip giymenin, zühd ile ilgisi ne?
Bilhassa güzel şeyler yakışır bir mümine.

Hak teâlâ, kuluna verdiği nimetleri,
Arzu eder, kulunun üzerinde görmeyi.)

Biri de anlatır ki: (Bir gün çok acıkmıştım.
Yiyecek bulmak için, dışarıya çıkmıştım.

Belki bulurum diye yere düşmüş bir para,
Dolaşıp duruyordum, bakıyordum yollara.

Hazret-i Kazvini’nin dergahının önünden,
Geçerken, o zat görüp çağırdı beni hemen.

Buyurdu ki: (Sahibi bilinmeyen dinarı,
Kullanmak uygun olmaz, al da harca bunları.)

Bana, avuç dolusu verdi ki çok paralar,
Uzun müddet onları kullandım leyl-ü nehar.)

Biri de anlatır ki: (Bu Hakk’ın velisine,
Ziyaret maksadıyla gitmiştim hanesine.

O ara kendisine, hediye kabilinden,
Çok elma ve kayısı geldi dostun birinden.

O, hemen çağırarak fakir fukaraları,
Hepsine, fazla fazla taksim etti onları.

İçimden düşündüm ki: Ne de cömert bir insan.
Kimseyi görmedim ki, eylesin bunca ihsan.

www.gonulsultanlari.com