Gönül Sultanları.com >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > E > Ebül Hasen-el Kusi > Ateş ve ot yığını
Ateş ve ot yığını
Ebül Hasen-el Kusi, hal ehli bir kişiydi.
Keramet sahibi ve o devrin mürşidiydi.

Sohbeti, tesirli ve feyizli olduğundan,
Dinleyenlerin hali, düzeliyordu o an.

Yanında, talebeler yetişti pek ziyade.
Ondan, pek çok kimseler etmişti istifade.

Kim gelseydi yanına talebe olmak için,
Hemen kabul etmezdi tefekkür etmeksizin.

Başını öne eğip, duruyordu bir müddet.
Sonra da, kabul veya ediyordu onu red.

Zira kalb gözü ile bakıp Levh-i mahfuz’a,
O kimsenin halini, ne türlü görüyorsa,

Hakkında, ona göre veriyordu bir karar.
İyiyse, kabul edip olurdu alakadar.

Kime kabul olunmak olursa eğer nasip,
Ona, bir iş verirdi, tam haline münasip.

O dergahta vardı ki çeşitli türlü hizmet,
Kime ne iş verilse, bilirdi büyük nimet.

Yine bir gün, bir kimse gelerek huzuruna,
Dedi: (Dergahınızda, bir hizmet verin bana.)

Buyurdu ki: (Burada, sana göre tek iş var.
Sen her gün, falan ottan bir bağ getir, o kadar.)

O kimse (Peki) deyip, huzurdan ayrılarak,
Sevinçle eve varıp, aldı derhal bir orak.

Emredilen otlardan, birer bağ yapıp hemen,
Gösterilen o yere, yığdı mütemadiyen.

Lakin bir müddet sonra, bunu basit görerek,
Bu işi bıraktı ve dergahı eyledi terk.

O günden itibaren, zaman geçti bir nice.
Bu kişi, o günlerde rüya gördü bir gece.

Kıyamet kopmuş görüp, müşkildi hali de hem.
Zira tam yakacaktı kendisini Cehennem.

Tam düşecek idi ki Cehennemin narına,
Birkaç bağ ot yığını, girdi aralarına.

Baktı ki, o dergaha taşıdığı o otlar.
Set olup, kendisini yanmaktan kurtardılar.

Sabah uyandığında, anladı hatasını.
Huzuruna çıkarak, talep etti affını.

O buyurdu: (Biz sana, faideli olacak,
Vazifeyi vermiştik, beğenmedin sen ancak.

Bizim verdiğimizi, gördün hafif ve basit.
Halbuki böyle yapan, olamaz hiç müstefit.

Talebe, hocasına, tam teslim olmalıdır.
Her ne iş verdi ise, noksansız yapmalıdır.)

Ve yine buyurdu ki: (Ey evladım, bir kişi,
Üstada peki derse, rahat olur her işi.

Ona itaat edip, beslerse hem muhabbet,
Akar ona sel gibi ondan feyiz ve himmet.

Lüzum kalmaz ayrıca yardım istemesine.
Zira gelir devamlı o himmet kendisine.

Ne kadar fazla ise sevgi ve itaati,
Çok olur o nisbette üstadının himmeti.

Bir azalma olursa bu ikisinde şayet,
Azalır o nisbette gelen yardım ve himmet.)

www.gonulsultanlari.com