Gönül Sultanları.com >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > E > Emir Sultan > Hikmeti ne imiş?
Hikmeti ne imiş?
(Ali Faki) isminde, var idi ki bir vaiz,
O da, Emir Sultan’dan alırdı nur ve feyiz.

Sık sık Balıkesir’den, Bursa’ya gelip bu zat,
Alırdı o deryadan çok ilim ve füyuzat.

Hayır dualarını alarak o büyüğün,
Dönüp, memleketine giderdi ertesi gün.

O, bir gün kitaplarda bir hadis gördü, fakat,
Bunun doğruluğuna edemedi itimat.

Düşündü ki: Gideyim yarın Emir Sultan’a.
Hadis midir, değil mi, sorayım bunu ona.

Geldi bu fikir ile huzuruna Emir’in.
Lakin bu sualini sormadan ona hemin,

O, bu zata bakarak, buyurdu ki: Ey vaiz!
Sahihtir dün kitapta okuduğun o hadis.

O şöyle olmuştur ki, bir gün ceddim Resule,
Kâfirler, toplanarak sordular ona şöyle:

(Hak Peygambersen eğer, şu Hacer-ül esved’den,
Senin işaretinle, bir yiğit çıksın hemen.

Sarışın, güzel yüzlü, hem de güzel konuşsun.
Hem elbisesi dahi, temiz ve düzgün olsun.)

O gece nazil oldu Cibril aleyhisselam.
Dedi ki: Hak teâlâ gönderdi sana selam.

Buyurdu ki: (Söyle de, Habibim üzülmesin.
İzzetim, azametim, celalim hakkı için,

O dua eder etmez kâfirlerin yanında,
Biz o genci, o taştan çıkarırız anında.)

Kâfirler, Beytullaha toplandılar o sabah.
Bir işaret buyurdu o taşa Resulullah.

Taş ikiye ayrılıp, içinden güzel, şirin,
Ve temiz elbiseli bir genç çıktı sarışın.

Bazısı bunu görüp, Resule inandılar.
Bazısı sihir deyip, dalalette kaldılar.

Sonra da, Resulullah şöyle buyurmuşlardır:
(Ey Eshabım, bu gencin üç günlük ömrü vardır.

Siz onu, bir kız ile evlendirin bu gece.
Ki, yüksek bir zürriyet kalsın ondan böylece.)

Genci evlendirdiler, üç gün geçti aradan.
Lakin ölüm haberi, gelmedi yine ondan.

Eshab, Resulullaha ettiler ki şöyle arz:
(Ya Resulallah, sizden, yalan söz sadır olmaz.

O gencin ölmesini bekliyorduk biz, fakat,
Duyduk, henüz ölmemiş, sürermiş hâlâ hayat.)

Buyurdu: (Cebrail’den öğrenmiştim onu ben.
Yani vahiy değildi o sözüm Hak'tan gelen.)

O an Cibril gelerek, Resule verdi haber.
Dedi: Ya Resulallah, Rabbimiz selam eder.

Buyurur: (Ey Habibim, o genç, düğün gecesi,
Ekmek hazırlatmıştı evi için üç tepsi.

Onu, Besmele çekip yiyeceklerdi ki tam,
Kapıya fakir gelip, istedi biraz taam.

Ekmekleri fakire verip uğurladılar.
O gece, aç olarak yattı ve uyudular.

Biz de, üç tepsi için, onardan otuz sene,
Ömür ihsan eyledik, bu yüzden kendisine.)


www.gonulsultanlari.com