Gönül Sultanları.com >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > M > Mevdud-i Çeşti > En ahmak insan
En ahmak insan
Hace Mevdud Çeşti’yle Ahmet Namıki Cami,
Sohbet ediyorlardı gece gündüz daimi.

Bir gün yine bir evde, çok sohbet ve muhabbet,
İle, kendilerinden geçmişlerdi begayet.

O an, iki münafık, alıp iki hançeri,
Girdiler birden bire o haneden içeri.

Gayeleri şuydu ki o iki münafığın,
Bu iki evliyayı öldürsünler ansızın.

Ve lakin girer girmez içeri o insanlar,
Hace Mevdud, onlara eyledi tek bir nazar.

Bu Allah adamının, o şiddetli nazarı,
Altında, titremeye başladı a’zaları.

Hançerler, ellerinden düşüverdi bu kere.
Sonra da, bayılarak yığıldılar o yere.

Az sonra ayılınca, durumu anladılar.
Tövbe edip, ihlasla talebesi oldular.

Hace Mevdud-i Çeşti, vefatı yaklaşınca,
Ve ölüm döşeğinde hastalığı artınca,

Başını, yastığından sık sık kaldırıyordu.
Birini bekler gibi, kapıya bakıyordu.

O esnada, nur yüzlü ve temiz elbiseli,
Bir zat, selam vererek giriverdi içeri.

Ve bir ipek parçası elinde vardı hazır.
Yeşil bir yazı vardı üstünde birkaç satır.

Onu, Mevdud Çeşti’ye verince o gün o zat,
O, gözlerine koyup, eyledi Hakk’a vuslat.

Öyle çok kalabalık oldu ki cenazesi,
Evliya ruhlarının, toplanmıştı cümlesi.

Hatta hazır oldular cenazede cinler de.
Duyulurdu sesleri hiç görünmeseler de.

Namazı kılınınca, havalandı tabutu.
Ve kendi kendisine gitti ve kabri buldu.

Binlerce gayr-i müslim, şahit oldu buna hep.
İman etmelerine, bu oldu hatta sebep.

Hace Mevdud-i Çeşti etmeden Hakk’a vuslat,
En son, sevdiklerine şöyle etti nasihat:

(Ey insanlar dinleyin, şudur ki ahmak insan,
Kendi Yaradanına durmadan eder isyan.

Buna rağmen, görmeyip kendi günahlarını,
Araştırır daima başkasının aybını.

Kendi, her gün işler de türlü türlü kabahat,
Yine de üzülmeyip, keyf eder gayet rahat.

Halbuki bugün yarın ölecektir mutlaka.
Bunların hesabını, verecek bir bir Hakk’a.)

Buyurdu ki: Her şeyin vardır bir alameti.
Onunla anlaşılır onun mevcudiyeti.

Hakk’ın rahmetinden de uzak olan kişinin,
Alameti şudur ki, ağlamaz Allah için.

Vaktiyle huri gördüm rüyada ben bir gece.
Yüzü gayet parlak ve nurlu idi bir nice.

Sordum ki: (Senin yüzün çok parlak, acep niçin?)
Dedi ki: (Sen bir gece, ağladın Allah için.

Gözlerinden, sel gibi yaşlar aktı gece hep.
O yaşları, yüzüme sürdüler, budur sebep.

Bu göz yaşları ile parlıyor yüzlerimiz.
Akan yaş nisbetinde, artar güzelliğimiz.)

www.gonulsultanlari.com