Gönül Sultanları.com >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > Z > Zeynel Abidin Ali > Ahiret mühimdir
Ahiret mühimdir
ZEYNELABİDİN ALİ
rahmetullahi aleyh

Tâbiînin büyüklerinden ve Oniki İmâm’ın dördüncüsü. İsmi, Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib’dir. Künyesi, Ebû Muhammed ve Ebü'l-Hasan’dır. Lakabı, Şeccâd ve Zeynelâbidîn’dir. Hazret-i Hüseyin’in oğludur. Annesi, Acem pâdişâhının kızı Şehr-i Bânû Gazâle’dir. 666 (h. 46) senesinde Medîne-i münevverede doğdu.


Ali bin Hüseyin’dir asıl adı bu zatın.
Kızının torunudur Resul-i kibriyanın.

Allah’tan çok korkardı ömrünün her anında.
Sararır ve titrerdi abdeste kalktığında.

Derlerdi ki: (Efendim, abdeste kalkınca siz,
Ne için sararır ve korkudan titrersiniz?)

Namazı kastederek buyurdu ki o zaman:
(Ben, kimin huzuruna çıkacağım birazdan?)

Teheccüd namazını kılıyordu bir gece.
Bir yılan suretinde şeytan geldi gizlice.

Meşgul etmek istedi onu ibadetinden.
Aldırış etmeyince, ısırdı onu birden.

Namazı bitirince, vurdu ona o vakit.
Buyurdu ki: (Ey lain, buradan defol da git!)

O esnada, gaibden işitti ki bir avaz,
(Sen Zeynelabidinsin, sana bir şey yapamaz.)

Birisi, gıybetini yapmıştı bu kişinin.
O kimseye giderek, dedi ki bu iş için:

(Hakkımda, bazı şeyler söylediğini duydum.
Dediklerin doğruysa, ben tövbe ediyorum.

Yok eğer iftira ve yalan ise, bu defa,
Senin bu günahını, affetsin Hak teâlâ.)

Bir devesi vardı ki, kamçısız gidiyordu.
Üzerine bineni, asla incitmiyordu.

Vakta ki vefat etti Zeynelabidin Ali,
Devenin üzerine, çöktü bir hüzün hali.

Kabrinin üzerine, gelip koydu göğsünü.
İnleyip, belli etti fazla üzüntüsünü.

Onu, mezar başından istediler ayırmak.
Ve lakin kalkmayınca, hayret etti cümle halk.

Oğlu Muhammed Bakır, toplanan ahaliye,
Hitab etti: (Daha çok uğraşmayınız) diye.

(Madem ki babam öldü, yaşayamaz o artık.
Bu mezarın başında, ölür o bir aralık.)

O günden itibaren, üç gün geçti aradan.
Baktılar, aynı yerden kalkmadan ölmüş hayvan.

Bir gün, bu büyük zatı, Medine'den Bağdat'a,
Götürüyorlar idi, suçlu gibi adeta.

El ve ayaklarında, kelepçe, kayış vardı.
Onu, Hazret-i Zühri görünce çok ağladı.

Dedi ki: (Yerinizde, keşke ben olsa idim.
Benim bağlı olsaydı, keşke ayak ve elim.)

Buyurdu ki: (Ey Zühri, zor gelmez bu hiç bize.
Sen bunu düşünüp de, üzülme halimize.

İstediğimiz zaman, açarız biz bu şeyi.)
Dedi ve bir hamlede açtı o kelepçeyi.

Sonra tekrar takarak, buyurdu ki: (Bu ceza,
Kulların cezasıdır, vermez bize bir eza.

Zor olanı, Allah'ın vereceği cezadır.
O, dünya cezasından kat kat daha fazladır.)

www.gonulsultanlari.com