Gönül Sultanları.com >  Peygamberler > Danyal aleyhisselam
Danyal aleyhisselam
Beni İsrail için, gönderildi peygamber.
Ve Tevrat’ın hükmünü, herkese verdi haber.

İsrailoğulları, önceden gönderilen,
Bir nice Peygamberi dinlemediklerinden,

Musallat kıldı Allah, onlara zalimleri.
İstilaya uğradı, birden memleketleri.

Buhtunnasar, orduyla girip bölgelerine,
Şam ve havalisini, hep geçirdi eline.

En ufak bir merhamet bile hiç göstermeden,
Öldürdü pek çoğunu, büyük küçük demeden.

Beyt-ül mukaddes’i de, bir harabe haline,
Çevirip, ordusuyla Babil’e döndü yine.

Esir almış olduğu yetmişbin çocuğu da,
Babil’e gittiğinde, paylaştırdı orduda.

Danyal aleyhisselam, pek de genç hali ile,
Esirler arasında, gitmiş idi Babil’e.

Buhtunnasar, fark edip onun olgunluğunu,
Esirlerden ayırıp, saraya aldı onu.

O, artık el üstünde, sarayda büyüyordu.
Buhtunnasar, ona çok ilgi gösteriyordu.

Lakin haset ettiler onu çekemeyenler.
Bu işi bozmak için, düşündüler hileler.

Gelip, Buhtunnasar’a şöyle söylediler ki:
(O, senin milletinden ve dininden değil ki.)

Buhtunnasar hemence, bu işi tahkik edip,
Hapse attı sonunda, hakikati öğrenip.

Çok geçmeden, korkulu bir rüya gördü, lakin,
Uyanınca, rüyayı unuttu sabahleyin.

Bütün kahinlerini, toplayıp bir araya,
Dedi ki: (Söyleyiniz, nasıl idi o rüya?)

Dediler ki: (Efendim, bilemeyiz onu biz.
Rüyayı anlatırsan tabir edebiliriz.)

Çok kızdı Buhtunnasar, dedi ki: (Ben sizleri,
İşte bu günler için saklardım çoktan beri.

Size üç gün müsaade, halledin bu işi siz.
Yoksa, ceza olarak ölürsünüz hepiniz.)

Danyal aleyhisselam, duydu bunu hapisten.
Zindancıyı çağırıp, dedi ki ona hemen:

(Eğer buhtunnasar’a, götürür isen beni,
Rüyasını söyleyip, yaparım tabirini.)

Haber verdi zindancı, bu teklifi sultana.
Çok sevinip, dedi ki: (Acele getir bana.)

Ve lakin o zamanlar, şöyle bir âdet vardı.
Onun yanına giren, önce secde yapardı.

Danyal aleyhisselam, bu hususu önceden,
Bilirdi, lakin yine, girdi secde etmeden.

Buhtunnasar, merakla sordu ki ona derhal:
(Niçin secde etmeden giriyorsun ey Danyal?)

Buyurdu: (Rabbim bana, rüya tabir etmeyi,
Öğretti ki, bu işi yaparım gayet iyi.

Lakin bir şart koştu ki bu babta bana Rabbim,
O da, Ondan gayriye, hiç secde etmeyeyim.)

O böyle söyleyince, dedi ki o bu defa:
(Demek ki sen Rabbinin ahdine ettin vefa.

Hakikatli kişisin, seni tebrik ederim.
Benim bir müşkilim var, çözersin zannederim.

Geçen gün rüya gördüm, unuttum sonra fakat.
O rüya ve tabiri nasıldı, bana anlat.)


Rüyayı tabir etti

Danyal aleyhisselam, buyurdu ki o anda:
(O gece, büyük bir put görmüş idin rüyanda.

Altın, gümüş ve bakır, demir ve kerpiç ile,
Yapılan o heykele bakarken sevinç ile,

O anda, gökyüzünden büyük bir taş düşerek,
Toz haline getirdi, ona çarpıp ezerek.

Sonra o taş büyüdü, öyle oldu ki hem de,
O taştan başka bir şey görünmezdi âlemde.)

Buhtunnasar, rüyayı hatırlayıp dedi ki:
(Evet, buydu o rüya, tabiri nedir peki?)

Buyurdu: (Gördüğün put, çeşitli ümmetlerdir.
Altın, senin içinde bulunduğun ümmettir.

Gümüş ise, oğlunun hükmedeceği millet.
Demir Acem demektir, bakır Rum’a işaret.

Gökyüzünden inip de, o putu helak eden,
Taş ise, Peygamberdir ahir zamanda gelen.

O Resul, son olarak dünyaya gelecektir.
O gelince, putları, kırıp devirecektir.

O Peygamberin dini, İslamiyyettir ki hem,
O dinin gelmesiyle, aydınlanır bu âlem.)

Dinledi Buhtunnasar onun bu tabirini.
Dedi ki: (Sıkıntıdan kurtardın şimdi beni.

Rüyayı doğru bildin, tabir dahi hakikat.
Sana, karşılığında ne vereyim mükafat?

İstersen bırakayım, yurduna eyle avdet.
İster eskisi gibi, burda eyle ikamet.)

Danyal aleyhisselam, düşünerek bir miktar,
Yine o memlekette kalmaya verdi karar.

O zaman Buhtunnasar, devletin erkanına,
Emir verip getirtti hepsini sarayına.

Dedi: (Danyal, çok zeki ve akıllı biridir.
Unuttuğum rüyayı, o bilip etti tabir.

Kavuşturduğu için beni huzurlu hale,
Memleket işlerini, ona ettim havale.

Benim emrim uymazsa Danyal’ın bir emrine,
Bana değil, Danyal’a tabi olun siz yine.

Muhalif olur ise, her hangi bir emrimiz,
Siz, hep beni bırakıp, onu tercih ediniz.)

Onlar bunu dinleyip, eylediler çok hayret.
Ve hazret-i Danyal’a, güttüler kin ve haset.

Ona böyle itibar, ilgi göstermesine,
Karşılık dediler ki, hileyle kendisine:

(Seninle onun dini, aynı değil bir defa.
Sen ateşe taparsın, o ise bir Allah’a.

O, iyi biliyorsa rüya tabirlerini,
Rabbinden öğreniyor bu tür bilgilerini.

Sen de bize izin ver, put yapalım sana bir.
O da gizli şeyleri, sana söyliyebilir.)

Buhtunnasar dedi ki: (İsbat da ederseniz,
Elbette makbulümdür, becerebilirseniz.)

Putu yapıp, yanında, bir de ateş yaktılar.
Secde etmeyenleri, o ateşe attılar.

Hazret-i Danyal’ı da bularak bir yolunu,
Attılar, lakin ateş yakmadı asla onu.

Buhtunnasar bu hali, seyredip sarayından,
Yanmadığını görüp, hayrette kaldı o an.

Danyal Nebi en sonra, Kudüs’e etti avdet.
Suse denen şehirde, vefat etti nihayet.

www.gonulsultanlari.com