Gönül Sultanları.com >  Eshâb-ı Kirâm > Şehidlerin serdarı
Şehidlerin serdarı
Meşhur Uhud harbinde, hazret-i Hamza o gün,
Bir aslan kesilmişti kâfirlere büsbütün.

Bir ara, müşriklerden Siba bin Ümmü Emmar,
Hazret-i Hamza ile birden karşılaştılar.

(Bana karşı koyacak bir kimse var mı?) diye,
Kâfir, meydan okudu bu yiğit sahabiye.

O an hazret-i Hamza birden hiddetlenerek,
Yürüdü üzerine kılıcını çekerek.

(Meydan mı okuyorsun Allah ve Resulüne?)
Diyerek, vurup onu düşürdü yüz üstüne.

Ve çöktü üzerine, hiç de göz açtırmadan.
Bir vuruşta, başını ayırdı vücudundan.

Kalkıp devam eyledi çarpışmaya anında.
Sonra gördü Vahşi’yi bir kayanın ardında.

Mızrakla, kendisini alıyordu ki nişan,
Derhal onun üstüne yürüdü hiç durmadan.

Velakin bir çukura rastladı birdenbire.
Kayıp, arka üzeri düşüverdi o yere.

Fakat zırhı, karnında bir miktar açılmıştı.
Vahşi de bu fırsatı görüp kaçırmamıştı.

Fırlattı mızrağını hiç vakit geçirmeden.
Mızrak, karnından girip, arkadan çıktı birden.

O mübarek sahabi, (Allah!) deyip, o ara,
Derhal şehid olarak çöküverdi oraya.

Böylelikle şehadet şerbetini içmişti.
Resulullah uğrunda feda-yı can etmişti.

En seçkin sahabiler, şehid edilmişlerdi.
Ve Uhud toprağında yere serilmişlerdi.

Ağladı Resulullah derin üzüntüsünden.
Yaş aktı uzun müddet, hem de iki gözünden.

Buyurdu: (Ben bunların, Allah yolunda elbet,
Öldüklerine, yarın, edeceğim şehadet.

Yemin ediyorum ki, mahşere, bu şehidler,
Yaralarından kanlar akaraktan gelirler.

Kanları, kan renginde olsa da ahirette,
Kokusu, miskten güzel olacaktır elbette.)

Sonra sual etti ki: (Hamza nerelerdedir?
Onu göremiyorum, acaba hali nedir?)

Sonra onu buldurup, yanına yaklaştılar.
Müthiş bir manzarayla birden karşılaştılar.

Mübarek gözlerinden yaşlar aktığı halde,
Hitab etti Hamza'ya, üzgündü fevkalade.

Buyurdu ki: (Ey Hamza, hiçbir zaman, hiçbir fert,
Görmedi ve görmez hiç, böyle feci musibet.

Ey Allah ve Resulün aslanı olan Hamza!
Sana rahmet eylesin Hak teâlâ her lahza.)


www.gonulsultanlari.com