Gönül Sultanları.com >  Dört Büyük Halife > Hazret-i Ali > Ağaç selam alınca
Ağaç selam alınca
Peygamber efendimiz, evinde otururken,
Hazret-i Ebu Bekir, kapıyı çaldı birden.

İzin alıp girince, huzuruna Resulün,
Dedi: (Ya Resulallah, çok fazla açım bugün.)

Sonra hazret-i Ömer, gelip girdi içeri.
O da Resulullaha, arz etti aynı şeyi.

Nihayet biraz sonra, geldi hazret-i Ali.
O da, Resulullaha arz etti aynı hali.

Peygamber efendimiz, üzüldüler buna pek.
Zira yoktu evinde, hiçbir şey yedirecek.

Söyledi üzülerek hakikati onlara.
Hatta kendisi dahi, çok aç idi o ara.

Hem mübarek karnında, üç taş bağlı dururdu.
Üç gün yemek yememek alameti idi bu.

Ali bin ebi Talip, arz etti ki: (Şimdi biz,
Muaz ibni Cebel'e gidelim isterseniz.

Zira onun bahçede, bir hurma ağacı var.
Gidersek ikram eder, olmuştur o hurmalar.)

Peygamber efendimiz, onun bu teklifine,
(Peki!) deyip, gittiler hemen onun evine.

Ev sahibi görünce, şaşırdı sevincinden.
Zira Resulullahtı, evine teşrif eden.

Ve yanında ayrıca, hazret-i Ebu Bekir,
Hem de iki sahabi gelmişlerdi misafir.

Dedi: (Ya Resulallah, fedadır canım sana!
İçeriye buyurun, ne şereftir bu bana.)

Peygamber-i zişânla, bu ulu misafirler,
Muaz'ın hanesinden içeriye girdiler.

Biraz sonra: (Ya Muaz, hiç hurma var mı?) diye,
Peygamber efendimiz, sordu bu sahabiye.

Bu sual karşısında, üzüldü ev sahibi.
Ve şöyle arz etti ki: (Ey Allah’ın Habibi!

Az önce biraz vardı, dağıttık komşulara.
Maalesef o hurmadan, hiç kalmadı şu ara.)

Aliyyül Mürteza'ya, buyurdu ki o vakit:
(Şu hurma ağacına, selamımı söyle git!)

(Peki ya Resulallah!) deyip hazret-i Ali,
Gitti hemen ağacın yanına bizatihi.

Ve şöyle seslendi ki o hurma ağacına:
(Allah’ın Resulünün selamları var sana!)

O esnada ağaçtan, (Aleyküm selam!) diye,
Resulün selamına, cevap geldi Ali'ye.

Hatta aynı zamanda, hurma doldu dalları.
Doldurdu bir sepete, hemen o hurmaları.

Getirip arz eyledi, Server-i enbiyaya.
Ve yediler onlardan, hepsi de doya doya.

www.gonulsultanlari.com