Gönül Sultanları.com >  Peygamberler > Musa aleyhisselam > Resule selam söyle
Resule selam söyle
İbrahim-i Havvas’tan nakledilir ki şöyle:
Kâbe yolculuğunda, yolum düştü bir çöle.

Öyle susamıştım ki çölün hararetinden,
Sonunda baygın halde, yıkıldım yere birden.

Gözlerimi açınca biraz sonra ben fakat,
Gördüm ki, su serpiyor yüzüme nurlu bir zat.

Ve o sudan içince, geliverdim kendime.
O nurlu zat dedi ki: (Sen de gel, bin terkime.)

İkimiz beraberce gidince çölde biraz,
Bir de baktım, ilerde göründü bize Hicaz.

Bana dedi: (Kâbe’ye vasıl olduk işte bak.
Haydi in, kabul etsin haccını cenâb-ı Hak.

Hac’dan sonra, Ravda’yı edeceksen ziyaret,
Benim de selamımı, Resulullaha arz et.

Hatta şöyle söyle ki, olsun daha aşikâr.
De, kardeşin Hızır’ın size selamları var.)

Ebu Bekr Hemedani anlatır ki bir gün de:
Pek fazla acıkmıştım hem de Hicaz çölünde.

Düşündüm ki, şu anda, evimde olsa idim,
Taze pişmiş sıcacık ekmek ve bakla yerdim.

Lakin kendi kendime dedim ki sonra da ben:
Şu anda bir çöldeyim, çok uzağım evimden.

Ben böyle düşünürken, baktım ki tam o anda,
Birisi yaklaşıyor, bir köylü kılığında.

Elindeki tepsiyle, bana doğru gelerek,
Dedi ki: (İster misin sıcacık bakla ekmek?)

Ben hayretle bakarken elindeki tepsiye,
O önüme koyarak, dedi: (Buyur, haydi ye!)

Ben doyuncaya kadar yedim ise de onu,
Lakin çok merak ettim onun kim olduğunu.

Dedim ki: (Ben bu çölde, yapayalnız ve garip,
Yolcu iken, açlıktan olmuştum çok muzdarip.

Az önce bakla ekmek geçirdim hatırımdan.
Tam o anda baktım ki, sen göründün karşıdan.

Ben bilmek istiyorum hikmetini bu işin.
Bana, kim oluğunu beyan et Allah için.)

Ben ona bu suali sorunca, o aniden,
(Ben Hızır’ım!) dedi ve kayboldu göz önünden.

Velilerden biri de, Hızır’ı görüp bizzat,
Dedi: (Eder misiniz bana biraz nasihat.)

Buyurdu: (Yumuşak ol, hiddete olma yakın.
Ve hep güler yüzlü ol, hiç surat asma sakın.

Allah’ın kullarına faydalı olmaya bak.
İşte budur Allah’ın sevdiği güzel ahlak.

Kusurundan dolayı, kötüleme kimseyi.
Örtücü ol, büyütme ufak bir meseleyi.)

Eshabdan birisi de, gördü bir mübarek zat.
Tanımadı ve lakin istedi bir nasihat.

Buyurdu ki: (Kardeşim, nasihat için, sana,
Yalnız ölüm kâfidir, lüzum yok başkasına.)

(Yine söyle!) deyince, buyurdu ki: (Dinle bak!
Yalnız kabri düşünmek, yeter tasa olarak.)

O sahabi, bu hali söyleyince Resule,
Buyurdu: (O Hızır’dı, söyledi sana böyle.)

www.gonulsultanlari.com