Gönül Sultanları.com >  Peygamberler > Musa aleyhisselam > Ne için ağlıyorsun?
Ne için ağlıyorsun?
Hadis alimlerinden o Hakim-i Tirmizi,
İlk hazret-i Hızır’dan aldı ilim ve feyzi.

Küçükten yanıyordu kalbi ilim aşkıyle.
Anlaşmıştı genç iken, iki arkadaşıyle.

Tirmiz’den ayrılarak, o ve diğer ikisi,
Gidip yapacaklardı üçü ilim tedrisi.

Onun, yaşlı ve hasta annesi vardı fakat.
Her türlü hizmetini, o yapıyordu bizzat.

Gelip, bu kararını ona haber verince,
Annesi çok üzülüp, sitem etti bir nice:

(Ey yavrum, ben yaşlı ve hastayım, biliyorsun.
Beni, kime bırakıp sefere gidiyorsun?)

O böyle söyleyince, vazgeçti o seferden.
İki arkadaşıysa, çıktılar yola hemen.

Muhammed bin Ali’ydi bu zatın adı asıl.
Seferden kaldığına çok üzüldü velhasıl.

Zira bu ilim aşkı çıkmıyordu gönlünden.
Perişan, üzüntülü, çok şaşkın oldu birden.

Bu ilim tedrisinden mahrum kaldığı için,
Tenhalara gider ve ağlardı için için.

Bir gün de, mezarlıkta oturmuş ağlıyordu.
Ve kendi kendisine, şöyle söyleniyordu:

(Ben, burada ilimden mahrum, cahil kalmışım.
Alim olup dönecek o iki arkadaşım.)

O böyle düşünerek ağlarken gözyaşiyle,
Aniden karşılaştı nur yüzlü bir kişiyle.

Ona şöyle sordu ki o sevimli ihtiyar:
(Oğlum, niçin ağlarsın, yoksa bir derdin mi var?)

O zata anlatınca başından geçen hali,
Şefkatle sordu ona, o zat da şu suali:

(İki arkadaşını ilimde geçmen için,
Sana, her gün ben gelip ders versem, ister misin?)

Işıldadı gözleri, kalbine doldu sevinç.
Dedi: (Elbet efendim, arzu etmez miyim hiç?)

O, hazret-i Hızır’dı, her gün gelip üç sene,
Bilcümle ilimleri öğretti kendisine.

Hızır aleyhisselam, ona, bu derin ilmi,
Öğretince, oldu o büyük hadis alimi.

Bu geniş ilmi ile çok kitap yazdı, ancak,
Yoktu o gün onları okuyup anlayacak.

Talebeden birini çağırıp huzuruna,
Yazdığı kitapların, hepsini verdi ona.

Buyurdu ki: (Bunları götürüp Ceyhun’a at!)
O ise kıyamayıp, atmadı o gün fakat.

Kitapları götürüp, gizleyerek evine,
Hakim-i Tirmizi’nin yanına geldi yine.

(Attın mı?) dediğinde, dedi: (Attım efendim!)
(Ne gördün?) buyurunca, dedi: (Bir şey görmedim.)

Buyurdu: (Sen onları atmamışsın ey evlat!
Haydi git, evden al da, götürüp Ceyhun’a at.)

Peki efendim deyip, götürüp attı artık.
Su, ikiye ayrılıp, gördü bir açık sandık.

Attığı o kitaplar, düştü sandık içine.
Hayretle hocasının yanına geldi yine.

Ve ona, gördüğünü verince aynen haber,
Buyurdu ki: (Atmışsın kitapları bu sefer.

Hızır aleyhisselam istemişti onları.
Bir ehline verecek sonra o kitapları.)

www.gonulsultanlari.com