Gönül Sultanları.com >  Peygamber Efendimiz > Bedir Gazası > Ne güzel, ne güzel!
Ne güzel, ne güzel!
Resulullah, bir yandan bizzat çarpışıyordu.
Bir yandan da Eshabı teşvik buyuruyordu.

Diyordu ki: (Yeminle söylüyorum muhakkak,
Bu gün, Hak teâlânın rızasını umarak,

Sabır ile çarpışıp, ölen her mücahidi,
Rabbimiz, Cennetine koyacaktır ebedi.)

Bunu, Umeyr bin Hümam işitince Resulden,
Çok sevinip, (Ne güzel, ne güzel!) dedi hemen.

(Cennete girmem için, şehid olmam kâfiymiş.)
Diyerek, kâfirlere saldırdı daha müthiş.

Daha çevik çarpışıp, eyledi hem de gayret.
Şehadet nimetine kavuştu en nihayet.

Daha şiddetlenince Bedir muharebesi,
Birer arslan kesildi, Sahabenin cümlesi.

Bir mümine, üç müşrik birden saldırıyordu.
Buna rağmen, hiçbiri savaştan yılmıyordu.

Bir ara, şiddetlendi hücumları küffârın.
Güç oldu vaziyeti, o an Müslümanların.

O zaman Resulullah, hazret-i Sıddık ile,
Kumanda çadırına girdi bir sıkıntıyle.

Secdeye kapanarak, yalvardı ki o zaman:
(Ya Rabbi, vaad ettiğin yardımı eyle ihsan.)

O an Enfal suresi, dokuzuncu âyeti,
Gelerek, o Resulün kalbini fetheyledi.

Ve mübarek başını kaldırarak secdeden,
(Müjde ya Eba Bekir!) buyurdu ona hemen.

(Rabbimizin yardımı, bize geldi bu günde.
İşte şu, Cebrail’dir, kum tepesi üstünde.

Atının dizginini tutmuş ya Eba Bekir,
Silahlanmış olarak, emir beklemektedir.)

Rabbimizin emriyle, Cebrail bizatihi,
Hazret-i Mikaille, İsrafil de hem dahi,

Biner melek alarak üçü de yanlarına,
Peygamber-i zişânın geldiler yardımına.

Sarı sarık sarmıştı, Cibril aleyhisselam.
Diğer meleklerinki beyaz idi bittamam.

Arkaya sarkık idi uçları da o ara.
Ve hepsi binmişlerdi beyaz, yağız atlara.

Resulullah, Eshaba buyurdu ki: (Melekler,
Takınmışlar herbiri nişan ve alametler.

Ey Eshabım siz dahi, melekler gibi şu an,
Yapınız kendinize bir alamet ve nişan.)

Zübeyr bin Avvam ile, bir de Ebu Dücane,
Sarı ve kırmızıdan yaptılar bir nişane.

Meleklerin savaşa girmesiyle, aniden,
Sahabenin lehine değişti durum birden.

Onlar, henüz vurmadan kılıcı kâfirlere,
Başları, bir top gibi düşüyordu yerlere.

Resulün etrafında, tanınmayan kimseler,
Savaşır ve bunları görürdü sahabiler.

Hazret-i Sehl diyor ki: (Bir kâfirin ardından,
Kılıcımı kaldırıp, henüz ona vurmadan,

Bakardım ki, kellesi düşüyordu yerlere.
Bu hale, herbirimiz şahid olduk çok kere.)

www.gonulsultanlari.com